Friday 5 June 2020

RUSYA -Moskova 🇷🇺 2010

                     
Ve son durak: Moskova. 
4 ülkeyi kapsayan 2010 tarihli gezimizde; Letonya, Litvanya ve Estonya’nın ardından final ülkesi olan Rusya’dayız ve açılışı geçen hafta St Petersburg ile yapmıştık. ( Üzerimdeki şort Estonya'dan. Şu an sene 2020 ve ben hala tepe tepe kullanıyorum. )
21 Temmuz-1 Ağustos arasına yayılan seyahatimizin son 2 gününe geldik. Çekirdek aile olarak geziyoruz: Ben, eşim ve oğlum. Poyraz 8 yaşında; ilkokul 2. sınıfı bitirdiği yaz.
Seyahat rotasını son kez daha hatırlatayım:
🇱🇻 Letonya-Riga, 21-22-23 Temmuz 
🇱🇹 Litvanya-Vilnius, Curonian Spit, Trakai, 23-24-25 Temmuz 
🇱🇻 Letonya (Litvanya dönüşü) 25-26 Temmuz 
🇪🇪 Estonya, Tallinn, 26-27-28 Temmuz 
🇷🇺 Rusya, St Petersburg ve Moskova, 28 Temmuz - 1 Ağustos
Ekim 2019 itibariyle Seyahat Okulu yazılarına başladığımdan beri, her ülke için, gezilen şehir sayısından bağımsız sadece 1 yazı hazırladım. Bu kurala Rusya içinde  istisna uyguladım. Zira o kadar çok fotoğraf çekmişiz ki kaç tur elemenin ardından bile onlarca fotoğrafla başbaşa kaldım. 
Rusya’nın aynı zamanda dünyanın en büyük alana sahip ülkesi olduğunu gözetirsek bu kadarcık da iltimas yapalım artık. 😊
St. Petersburg için hazırladığım yazıda Rusya için bir ülke brifingi halihazırda vermiştim. Doğrudan Moskova yazısı ile Rusya’ya merhaba diyenler olabilir düşüncesi ile tanıtım bahsine burada bir kez daha yer verdim. Daha önceki yazıyı okumakla birlikte hafıza tazelemekten zarar gelmez diyenler kendini tekrar akışa kaptırabilir ya da doğrudan Seyahat Günlüğü başlığına atlayabilir.
NEREDE:
Rusya, malum  öyle devasa bir coğrafya ki, komşularını saymak bile vakit alır. Dünyanın en geniş ülkesi olan Rusya hem Asya’nın büyük bölümünü hem de Doğu Avrupa’yı kapsıyor. 
Komşuları; kuzeybatıda Norveç, Finlandiya, batıda Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya, Beyaz Rusya, güneybatıda Ukrayna, güneyde Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore ile denizden Japonya ve ABD. Yazarken bile nefesim kesildi. Resmen dünya turu yaptık.
Rusya, yüzölçümü olarak Türkiye’nin tam tamına 22 katı. Bununla birlikte nüfus olarak sadece 144 milyon yani bizim 2 katımızın altında. İlk ziyaret noktamız olan St Petersburg’un nüfusu ise 5 milyon. Başkent Moskova ise yaklaşık 12 milyon ile İstanbul’umuza göz kırpıyor. 
BAŞKENT
Moskova
KISA TARİHÇE:
Rusya’nın nasıl kısa tarihi yazılır ki! En azından tarihin yazıyla başladığı örneğinden hareketle 864 yılında Kiril alfabesinin icadıyla ve Doğu Slavlarla başladığını söyleyerek lafa başlayabilirim. 
İlk devletleri 13. yüzyıldaki Kiev Knezliği olup, bunu 14. yy’da Moskova Knezliği ve peşi sıra 16. yy’da Rus Çarlığı izler. Çarlık mayası tutar ve imparatorluğa dönüşür.
  1. Dünya Savaşı, monarşiden memnun olmayan Bolşeviklere aradıkları fırsatı verir ve 1917 yılındaki Ekim Devrimi ile sosyalizm sayfası açılır ve Sovyetler Birliği dönemi başlar. 
  2. Dünya Savaşı’nı ise Amerika ve Sovyetler arasındaki soğuk savaş yılları izler. Batının NATO, Doğu Bloğunun ise Varşova Paktı çatısında birleştiği Demir Perde yılları 1990 yılında kapanır. 
 
YÖNETİM ŞEKLİ: 
Resmî adı Rusya Federasyonu olan ülkenin yönetim şekli tarifi altında anayasal  cumhuriyet, federal cumhuriyet ve yarı başkanlık sistemi yazar. Devlet başkanı 6 yılda bir halk tarafından seçilir. Vladimir Putin, 2018 yılı 18 Martında %76’lık oy oranıyla bu göreve seçilmiş. 
Federal cumhuriyet denince de kendi anayasaları ile yasama ve yürütme organlarına sahip 21 cumhuriyet bulunduğunu belirtelim. Bu devletler Rusya Federasyonu içinde özerk devler statüsündedir.
 
Bunlar kim diye merak edenlere hemen kamu hizmetimizi sunalım:😊
Adıgey, Altay, Başkortostan, Buryatya, Dağıstan, İnguşya, Kabardin-Balkar, Kalmikya, Karaçay, Karelya, Kırım, Komi, Mari El (Çirmişistan), Mordovya, Saha (Yakutya), Kuzey Osetya -Alaniya, Tataristan, Tuva, Udmurtya, Hakasya, Çeçenya ve Çuvaşistan.
Bunlardan Başkortostan, Çuvaşistan, Hakasya, Yakut, Kabardino-Balkar, Tuva, Altay, Tataristan,  Rusya sınırları içindeki Türk Cumhuriyetleridir. 
DİL
Rusya’nın resmî dili Rusça olmakla birlikte aynı zamanda yukarıda belirttiğim cumhuriyetlerin de kendi dilleri vardır.
Örneğin Altay ve Başkortostan Türkçe, Buryatya Moğol, Çeçenya Kafkas, Karelya Finno Ugric...
DİN
Rusya, dünyada en fazla etnik nüfus barındıran ülke. Yaklaşık 100 farklı ulus yaşıyor. Nüfusta en fazla paya sahip Ruslar sadece %8’lik bir ağırlık taşıyor. Ruslar, Hıristiyan Ortodoks inancına sahip. Onun dışında çeşit çeşit inanışlar var. Örneğin; Adıgey, Çeçenya ve Başkortostan Sünni Müslüman,  Buryatya ve Kalmikya Tibet Budizmi yani Lamaizm, Yakutistan hem Ortodoks hem Şamanizm... Yani ortada tam bir mozaik mevcut. 
VİZE
Rusya vizesi kalbimde yaradır desem yeridir. Zira hem zahmetli hem de epey tuzlu bir şekilde vize aldıktan sadece birkaç ay sonra Türkiye-Rusya arasında karşılıklı olarak vize uygulaması kalktı. Gerçi o vakitten beri iki ülke arasındaki tansiyonun seviyesine göre de vize bir kalktı bir geri geldi. Bu nedenle Rusya vizesi tıpkı hava durumu gibi seyahat dönemindeki politik hava durumuna göre parçalı bulutlu ya da güneşli. Ne zaman gidersiniz, o vakit kontrol edin derim. 
PARA
RUB olarak gösterilen Rus Rublesinin Mayıs 2020 itibariyle TL ve Dolar karşısındaki değeri şöyle:
1 TL = 10,39 RUB
1USD= 70,71 RUB

SEYAHAT GÜNLÜĞÜ
31 Temmuz 2010 Cumartesi  - 1 Ağustos 2010 Pazar  
ULAŞIM
Rusya’nın St Petersburg şehrine, Estonya’nın başkenti Tallinn’den otobüsle gelmiştik. St Petersburg’dan 630 km. uzaklığındaki Moskova’ya ( neredeyse İstanbul-Konya arası kadar) ise gece treni ile yolculuk ettik; başka türlü olmasına da imkan yoktu. Zira daha seyahatin hayali zihnimin kıvrımlarında dolaşırken, her şey muğlakken bile kesin olan tek şey bu iki şehir arasında ulaşımı trenle yapmaya yönelik kararlılığımdı.  Malum Rusya söz konusu olduğunda ilk akla gelen turistik rotalardan birisidir Trans Sibirya Ekspresi. Bu efsane yolculuk gerek zaman ve gerekse de bütçesi nedeniyle hala hayal olacak bizim için. Bu nedenledir ki en azından ülke topraklarında sembolik de olsa bir tren yolculuğu yapmak istedim. Ayrıca bir filmde tam da St Petersburg-Moskova arası işleyen treni görmüş ve özellikle çay servisinin yapıldığı gümüş rengi metal çerçeveleriyle cam bardaklarına büyülenircesine bakarak o trende o çayı içtiğim anın hayalini kurmuştum.  
Gece treni gerçekten de çok keyifliydi. Bahsettiğim çay servisi ise bilet fiyatına dahil olarak herkese yapılan bir ikramdı. Yataklı trenle yolculuk, gerçekten de bizim aile boyu bayıldığımız bir seyahat seçeneği. Gerçi ister gündüz ister gece olsun, her halükarda treni çok seviyoruz. 
Ne yazık ki seçmekte, elemekte zorlandığım fotoğraflar arasında trenin ve bu bardakların fotoğraflarını bulamadım. Neden çekmedik ya da çekemedik bilemedim. 
Elimde sadece tren garının ve meşhur Moskova Metrosu’nun fotoğrafları var. St Petersburg’da da metro ziyareti yapmıştık. Moskova Metrosu, avizeleri ve süslü duvarları ile adeta balo salonu ya da otel fuayesi gibi. 
Bu kadar gösterişe rağmen şaşırtıcı olan o kadar derine inen metrolarda %100 oranda yürüyen bant olmaması. Yer yer sadece merdiven var. İn in, çık çık bitmeyen merdivenler. Ve Rus kızlarının maşallahı var. Neredeyse tüm genç kızlar topuklu giyiyor ve sanki spor ayakkabıylaymış çevikliğinde yürüyorlar. Sanki annelerinin karnından topuklu ayakkabıyla doğmuşlar.  
Ulaşım deyince aklıma Kiril Alfabesi geldi. Aradan 10 yıl geçti. Belki sokaklar ve işaretler daha turist dostu olabilir ama biz gittiğimizde tüm yazılar Kiril Alfabesi ile yazılmıştı ve biz de gitmeden biraz çalışmıştık. İşimize de çok yaradı. 

KONAKLAMA
St Petersburg’da, İstanbul Harbiye’deki Hilton Oteli gibi oldukça klas ve merkezi bir otelde kaldığımızdan ve otelin mimari olarak Çırağan Oteli gibi görkemli olduğundan bahsetmiştim. Tek ama en önemli eksiği kliması olmamasıydı. 
Zira son 200 yılın en sıcak yazında gitmiştik ve Rusya henüz küresel ısınmayla ve dolayısıyla klimalı hayatla daha pek tanışmamıştı. 
 
Moskova’da da hava St Petersburg ile yarışır ve hatta daha bile sıcaktı. Allahtan tamamen tesadüf eseri, buradaki otelimiz klimalıydı. Bu seyahate ait günlük notlarım kayıp olduğu için ne trenle ilgili saat, fiyat ne de otelle ilgili isim, bütçe bilgileri paylaşamıyorum. Sadece çok merkezi bir otel olmadığı aklımda. Yeni bir oteldi. Moskova, tıpkı New York gibi konaklama açısından oldukça pahalı bir şehir. St Petersburg’daki gibi bir oteli benzer bütçede Moskova’da bulamayınca ambiyanstan vazgeçip daha makul bir otel bulmuştur. Her işte bir hayır vardır dedikleri de işte burada yaşandı. Oteldeki klima bizim için oksijen maskesi gibi oldu. Gece treniyle geldiğimiz için sabah çok erken bir saatte ötele ulaştık. Allah yüzümüze baktı ve bize o saatte, ilave ücret de talep etmeden odamızı verdiler. 

NERELERİ GEZİLİR?
Nasıl St Petersburg’da Neva Nehri var, burada da başkentle aynı isimde olan Moskova Nehri şehri dolanıyor. 
Moskova deyince, şüphesiz ülkeye giden gitmeyen herkesin aklına ilk gelen 1 numaralı adres Kızıl Meydan. 
Devasa ve göz alıcı meydanda, Kremlin Sarayı ve soğan kubbeleri ile şehrin ve hatta Rusya’nın ikonik simgesi olan Aziz Vasil Katedrali’ni gezmek Moskovalı turist için check list’in ilk maddeleri. 
 

Kızıl Meydan’a uzanan sokakların birinde, şehrin en ünlü alışveriş merkezi GUM’u geziyoruz. 
 
Çatı kısmı hangarvari camla bezenmiş, galeriden içeriye dolan ışıkla etkileyici mimarisi daha da vurgulanan alışveriş merkezi, sadece binası için bile görülmeye değer. 
 
Yine meydana çıkan sokakların arasına dalıyoruz. Arbat Caddesi; İstiklal ve Bahariye benzeri, kafe ve mağazalarla bezenmiş, sadece yayalara açık. 
Bir Arbat Caddesi daha var. Onun adı Yeni Arbat yani Novi Arbat. Burada hem trafik hem de dev binalar var. 
NE YENİR? NE İÇİLİR?
Kamergersky ve Tvesrkaya Caddeleri’nde bolca restoran var. Kredi kartı kullanımı o yıllarda çok az olduğu için işin bu kısmı bizim seyahat boyunca eşey kısıtladı. Yine de geleneksel bir Rus restoranında ne kadar Rus yemeği varsa onları seçtiğimiz bir akşam yemeği yiyebildik. 
Rusların aperatif tabağının adı zakuski. En bildik çorbası ise et ya da balıkla pişirilen solyanka. Lahana dolaşmakta benzer bir yemekleri var, adı da Golubski. Şüphesiz en ünlü yemekleri Bev Stroganov. İçecek olarak da votkayı tek geçeriz.
İstanbul’da, özellikle Taksim bölgesinde çok eski kuruluş tarihli Rus restoranları vardır. Bizim kuşak için en meşhurlarından birisi Rejans’tır. Normalde içkili mekanlarda bile sadece çay ya da kahve içerim. Eğer bir kutlamaysa, arkadaşlara eşlik etmek ve kadeh kaldırmak için bardağıma 1 parmak rakı ya da şarap koydururum ki gece boyunca o 1 parmak olduğu yerde kalır, tıpkı dekor misali. Oysa Rejans’a gittiğimizde 6 kadeh votka içmiş, ertesi gün de zıpkın gibi uyanıp gayet zinde bir şekilde işe gitmiştim. Demek bünyemin votka ile daha güçlü bir hısım ilişkisi var. 😊
Dünyanın Tüm Mc Donalds Restoranları Projemiz😊 kapsamında her ülkede bir öğünümüz mutlaka bir Mc ya da Burger King’tedir. Moskova da bu proje kapsamında istisna olmadı. 
Ve tahmin edeceğiniz üzere Moskova Mc Donalds’ta da kredi kartı geçmiyordu. Sene 2010. Şu an durum değişmiş olabilir. Üstüne bir klima yok. 
 
Zaten şehirde mekanların şık görüntülerinden bağımsız neredeyse hiç bir yerde klima yoktu. Yani şöyle bir serinleyeyim diye kendinizi arada bir sokaktan alıp kafanızı serince sokacağınız ne bir mağaza ne bir restoran ne de otel var. Binalar çok şık, kesin vardır diyorsunuz ama yok, yok, yok. 
Aşırı sıcak nedeniyle sık sık su aldığımızı ve her 250 ml su için 2-3 Euro verdiğimizi S5 Petersburg yazımda belirtmiştim. Gerçekten de hayatımızda hiç bir seyahatte bu derece bir su bütçesi harcamamıştık. Her şeyin nakit olması gerçekten de oldukça gerilim yaratan bir durumdu. 

LOVE FROM RUSSIA
Moskova’da olduğumuz günlerde aşırı sıcak nedeniyle şehrin yakınlarındaki ormanda yangın çıkmış ve günlerce söndürülmemişti. Şehir içinde sıcağı en çok hissettiğimiz yer ise Kızıl Meydan’dı. Kilisenin kuleleri, ancak çölde rastlayacağınız sıcak hava dalgası nedeniyle sanki şeffaf bir perdenin arkasındaymış gibi gözüküyor, daha doğrusu kuleler dalga dalga bükülüyor. Sanki bayılacakmış gibi hissediyoruz. Gece olduğunda bile boğucu sıcak. 

Ortada çok az sayıda soğutucu ve çok fazla sayıda insan denklemi nedeniyle soğuk su bulmak neredeyse imkansız. Kan gibi ılık suya 3 Euro vermek ve bunu 20 dakika sonra susayıp tekrarlamak insanda sinir yapıyor. Buna bir de Rusların henüz turizme, hizmete, misafir ağırlamaya alışmamış; olağanüstü kaba, düz, kütük tavırları da eklenince ortaya üste para verip eziyet çekilen bir Doğu işkencesi çıkıyor. Soğuk Savaş yaşamış bir ülkede sıcaktan pişmek de ne yaman çelişkidir diyoruz...
Tüm bu insanı fiziki dayanıklılık sınırlarında adeta survivor testine tutan iklime rağmen hoş şeyler de oldu tabii ki! Özellikle Türkçe konuştuğumuzu duyup gelen Türki Cumhuriyeti vatandaşlarının sıcak ilgisi yüreğimizi serinletti. Hele bir Azeri’nin Poyraz’a “Gel seni bir bağrıma bassam.” demesi vardı ki sanırsın Poyraz’ın dayısı ya da amcası. O kadar içten, o kadar kalpten. 
Havanın dehşet sıcağında gezmek adeta işkence haline gelince kalan vakitlerimizi şehirdeki tek klimalı mekan olan cennetimiz otelimizde geçirdik. Öyle ki kalan son yarım günümüzü otel odamızda ve lobide püfür püfür klima karşısında Rus televizyonu izleyip gazete okuyarak geçirdik. Yoksa sokağa çıksak güneşten yol üzerinde bayılıp kalmak an meselesi. Ben ömrümde böyle sıcakla imtihan edildiğim hiç bir seyahat ve gün yaşamadım. 
 
Hal böyle olunca hem Moskova’nın meşhur şehir ve havaalanı trafiğini berteraf edip uçak kaçırma heyecanı yaşamamak hem de şehirdeki son anlarımızı klimalı ortamında dıtyfree gezerek geçirmek için erkenden havaalanının yolunu tuttuk. Tuttuk tutmasına ama vardığımızda yeni bir akıl tutulması yaşadık. Zira Moskova Uluslararası Havaalanı’nda klima yok. Yanlış okumadınız. Koca havaalanında klima yok. Üstüne bir de uçağımız 1 saatten fazla rötar yaptı. Rötar açıklanmasına rağmen kapımızda kırmızı ışıkla “Boarding” yazdı durdu. Ah Rusya ah! Ne çektirdin bize! Love form Russia mı Rus From Russia mı😊 Duygular karışık.
 
Bir dahaki sefere kışın gidelim diyorum ama o zaman da Buzul Çağı kıvamında bir soğuğa rast gelir miyiz diye düşünmeden edemiyorum. 
Sonuç olarak, Rusya’nın nesi güzeldi diye soracak olursanız hiç düşünmeden “Eve dönmesi” derim. 🥰