Friday 18 September 2020

BREZİLYA 🇧🇷 2011

Bugüne kadar seyahat fırsatı ile kutsandığım 100'ü aşkın ülke içinde, "doğal güzelliklerine aşık olduğum şehir" tacını 2 ülke arasında paylaştırırım. (Tabii ki İstanbul'dan sonra.❤️) Bunlardan biri Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki Cape Town, diğeri ise Brezilya'daki Rio şehri. Her ikisi de hem medeniyet olarak müthiş imkanlara hem de akıl uçuran doğal güzelliğe sahip. Henüz Avustralya ve Yeni Zelanda dolaylarına ayak basmadım. Oradaki şehirlerin doğa ile cömertçe sarıp sarmalandığını biliyorum. Onları da ziyaret ettiğimde ümit ederim ki tabiatla coşmuş, unutulmaz şehir sayım daha da yukarılara çıkar.

2011 model yılı efsane seyahatimize, Brezilya sayesinde tam anlamıyla zirvede nokta koyduk. İki olağanüstü güzellikteki şehri, Foz Du İguaçu ve Rio'yu gezdik.

Yola koyulmadan önce biraz ülkeyi tanıyalım. 

KISACA BREZİLYA

🇧🇷 Brezilya alan olarak tam anlamıyla bir dev. Ülkemize kıyasla 11 kat daha büyük toprağa sahip.

🇧🇷 Nüfusu ise 2018 rakamlarına göre 210 milyon.

🇧🇷 Nasıl Dünyadaki bir çok kişi Türkiye'nin başkentini İstanbul sanır, Brezilya için de bu yanılgı Rio için geçerlidir. Bizdeki Ankara'nın karşılığı Brasilia'dır. Gerçi Rio, tıpkı İstanbul gibi geçmişin başkenti. 1763-1960 yılları arasında ülkenin resmi kalbi Rio'ymuş.  

🇧🇷 Ülkenin yönetim şekli federal cumhuriyet, 

🇧🇷 Orta ve Latin Amerika'daki ülkelerin neredeyse tamamı İspanyol ekolü olmasına karşın, Portekizce konuşan Brezilya bu konuda dev bir istisnadır. 

🇧🇷 Ülkenin en önemli ikonlarından birinin Rio'daki İsa Heykeli olduğunu düşününce, ülkenin dinini tahmin etmek, bu konuda hiç kafa yormamış birisi için dahi zor olmasa gerek. Brezilya, buram buram Katolik bir ülke. 

🇧🇷 Ülke para birimi olan REAL, kısaca BRL olarak yazılıyor. 

2020 Eylül itibariyle göre 1 BRL=1,40 TL 

🇧🇷 Dil bahsinde belirttiğim Portekizce, ülkenin tarihi hakkında bize sağlam bir ipucu veriyor. Brezilya, resmi olarak 1500 yılında, Portekizli diplomat Cabral tarafından ve tahmin edeceğiniz gibi Hindistan'a giderken keşfedilmiş. 

Tabii ki ülkenin Portekiz işgali öncesi de ( tarih bunu her ne kadar keşif olarak lanse etsede) bir tarihi var. Hatta yeryüzündeki ilk insan yerleşimlerine kadar uzanan bir geçmiş bu. Kendi yerli halkına sahip ülkede, bu yerli halkın büyük büyük torunları hala yaşıyor ve özellikle Amazon belgesellerinde bunları mutlaka görmüşüzdür. 

1822'de bağımsızlığını ilan eden ülke önce bir imparatorluk olarak yola koyulur. 1889'daki askeri darbe ile birlikte ilk Brezilya Cumhuriyeti tarih sahnesine çıkar. Ülke tarihinde, biri 1930-1934 diğeri ise 1937-1945 arası olmak üzere iki diktatörlük damgası bulunuyor. 

🇧🇷 Nesi ünlü dersek liste çok uzun. İlk akla gelenler; futbol, Rio Karnavalı, Samba, Ipenama ve Copacabana Plajları, İsa Heykeli, Iguazu Şelaleleri, Amazon Nehri ve Amazon Ormanı, yemekler, içkiler ve özellikle de caipirinha. 

Brezilya ile finalini yaptığımız uzun mu uzun seyahatimizin planını son kez paylaşayım ki yol nerede başlamış, nerelerden uzanıp Brezilya'ya ulaşmış tekrar hatırlayalım. 

🌎

🇺🇸 17- 21 Ağustos 2011, ABD, New York

🇵🇪 21-30 Ağustos 2011 , Peru: Lima, Cusco, Pisac, Urubamba, Ollaytaytambo, 

Aguas Calientes, Machu Picchu, Puno, Titicaca, Uros, Taquile  

🇧🇴 30 Ağustos-5 Eylül , Bolivya: La Paz, Amazonlar (Rurrenabaque), La Paz

🇵🇾 5-6 Eylül 2011, Paraguay: Asuncion

🇧🇷 6-7 Eylül 2011, Brezilya 1. Etap : Foz Do Iguaçu

🇦🇷 7 Eylül 2011, Arjantin: Iguazu Falls

🇧🇷 7-11 Eylül 2011, Brezilya 2. Tur Foz do Iguaçu, Rio de Janeiro

🌎

Artık yola çıkma zamanı. Bakalım günlük notlarımda o günleri nasıl anlatmışım. 

✍️ SEYAHAT GÜNLÜĞÜ

6 Eylül Salı 

PARAGUAY Asuncion – BREZİLYA Foz do Iguaçu 

🚌 Paraguay'dan Brezilya Sınırına Ulaşım

Paraguay'a gelme nedenimiz, Arjantin ve Brezilya sınırındaki İguazu Şelaleleri'ne ulaşımı bizim açımızdan ekonomik kılmasıydı. Bahaneyle bu minik ülkenin nostaljik başkenti Asuncion'ı da dünya gözüyle görmüş olduk. "Resmen İguazu gezene yanında Paraguay" şeklinde girdi plana. Üstelik de 200. Bağımsızlık yılının kutlandığı bir dönemde burada olmak gerçekten büyük şans. Hiç beklentimiz yokken geldiğimiz şehri keyifle gezdik. 

Kendimizi seyirden koparıp otele varmamız, eşyalarımızı yüklenip taksi çağırmamız ise ucu ucuna yetişti. Otogara vardığımızda otobüsümüzün kalkmasına 5 dakika vardı. Dolayısıyla da heyecan yaptık. Otobüs biletleri için kişi başı 65.000 Guarani yani yaklaşık 30 TL ödedik. ( 2011 kuru ile 30 TL olan rakam eğer değişmediyse 2020 karşılığı 68 TL)  Yetişkin, çocuk fiyat farkı yoktu..

Neyse sonunda üst katın en önündeki yerimize kurulduk. Muavinin dediğine göre 22:30 gibi Ciudad Del Este’de olacakmışız. Brezilya saati ile 23:30’da. Ciudad Del Este, 3 ülkeyi kavuşturan ( Brezilya, Arjantin ve Paraguay) Parana Irmağı'nın kıyısında bir Paraguay sınır şehri. 

Yol boyunca doğa çok güzel. Tropik bir dokusu var. Belli ki portakal da çok. Yollarda bizim memleketteki gibi köylülerce satış yapılıyor. 

Evlerin hep verandası var. Küçük olsun büyük olsun farketmiyor. Veranda genelde evin sol ya da sağ köşesinde yani ortada değil ve köşeyi yaratan sütunun kolonyal bir tarzı var. Minicik bir evde bile bu stilde bir mimari detay kullanılması evlere olağanüstü güzel bir hava veriyor; çok hoşuma gitti. 

Yolda iki film seyrettik. Biri çok güzel bir Arjantin filmi diğeri ise Hangover 1.  Yolluk birşeyler hazırlamıştım. İyi etmişim, zira yemek molası yoktu. Her ne kadar öğün yemeği gibi olmasa da açlığımızı yatıştırmaya yetti. 

🚕 Sınırdan Foz do Iguaçu'ya Ulaşım 

Denildiği saatte Ciudad Del Este’ye ulaştık. Otogarda otobüsten indiğimizde taksilerin yolcu aldığı durak yerinde gerek Brezilya gerekse Arjantin istikametinde hem şehir hem de Iguazu Şelaleleri'ne ulaşım fiyatları yazılmış. Dolayısıyla pazarlığa gerek kalmadı. Brezilya tarafındaki yerleşim olan Foz do Iguaçu için rakam 80.000 Guarani. ( 2011 kurları ie 36 TL, 2020 karşılığı ise 83 TL) Olacağını düşündüğümden daha az bir rakama sınır geçip otelimiz Pousada Natureza Foz’a ulaşacağız. Foz do Iguaçu'ya kısaca Foz diyorlar. 

Sınır Geçişi & Vize 

Tabii ki bu arada önce Paraguay sınırında taksiden inip pasaportlarımıza çıkış damgası, sonra da Brezilya tarafında giriş damgası işlettik. Her seferinde de eşyalarımızı takside bırakıp gittiğimiz için dönüşte taksiyi yerinde bulmak çok güzeldi. 

Bu sınır geçişlerinin en güzel tarafı vize ücreti olmaması. 2011 yılındaki bu 6 ülkelik seyahatte sadece ABD ve Peru için vize almıştık. ARJANTİN. BOLİVYA, PARAGUAY ve BREZİLYA için vize gerekmiyordu ki durum hala böyle. Geçen zaman zarfında Peru da belirli bir süre için vize uygulamasını kaldırmış ve geriye sadece ABD kalmış. 

🏨 Foz Do Iguaçu -Konaklama 

Nihayetinde otelimiz Pousada Natureza Foz'u bulduk. Saat geceyarısını geçiyor. 

Otelimizin etrafı inşaat alanı gibi. Fakat bu saatte geldiğimiz yerin kalitesini düşünecek durumda değiliz. 

Gerçi odamız gayet güzel ve temiz. Tren gibi yanyana 4 yatak. TV var. Tuvalet kağıdı yok. Neyse ona hazırlıklıyız. Duş aldık. Egzersizimi yapıp, uyudum.

7 Eylül Çarşamba

BREZİLYA Foz – ARJANTİN Puerto Iguazu  – BREZİLYA Foz 

Kahvaltı şaşırtıcı derecede güzel. Otelimiz de dün gecenin karanlığında gözümüze göründüğünden daha güzelmiş. Epey de kalabalık. Oda için yaklaşık 150$ ödeyeceğiz toplamda. 2 gece için.  Ödeme nakit.  Brezilya para birimi Real (BRL) ve TL ile neredeyse aynı ederde, az biraz daha değerli. ( 2020'ye gelindiğinde daha değerlenmiş ve 1 BRL karşılığı 1,40 TL olmuş) Bugüne kadarki konaklamalarımız gözetildiğinde biraz pahalı ama yine de olabilecek en uygun fiyatlı yerde kalıyoruz. Pousada Natureza Foz’un yeri de çok güzel. Resepsiyondaki herkes çok güzel İngilizce biliyor ve harika yönlendirme yapıyor. 15 dakikalık fasılalarla da ücretsiz internet kullanabiliyoruz.

Burada ilk dikkatimi çeken hususlardan birisi herkesin sabah akşam TV.yi açık tutması ve ara ara dikkatle TV izlemesi. O an bende jeton düştü. Zamanında az mı Brezilya dizisi seyrettik!  Seyredince de aynen bizim dizileri izliyormuş gibi hissettim. Dil harici kaş, göz, mimik, tonlama... Sanırsın Türk dizisi. Nereden feyz aldığımız belli oldu. Köle İsaura’nın diyarındayım. 

Sabahları çok tatlı sarışın bir kadının sabah programı belli ki çok popüler. Çok ünlü bir yemekçiymiş kendisi. Yani biraz daha uzun kalsam ben de müptelası olurdum. Çok tatlı program yapıyor. Bir de gece bir dizi var. Onu oteldeki konuklar da izledi. Belli ki bizim popüler diziler gibi bir şey. Bir hüzünleniyorlar bir gülüyorlar. Bu arada otelin konuklarının çoğu Brezilyalı.

Nefis kahvaltımızdan sonra para bozdurmak için döviz bürosu öğrenip epey de yol gittik ama saat 10:00.a yaklaşmasına rağmen kapalıydı. Neyse bende Paraguay’da bozdurduğum bir miktar bozukluk vardı. Metin de bir marketten su alıp ödemeyi dolar yapınca para üstünü real olarak aldı. Burada birçok yerde dolar alıyorlar alışverişte onu gördük. Kambiyo işini halledince otobüs durağına gittik. Şelalelerin olduğu taraf olan Arjantin’e geçiyoruz. Foz’dan otobüsle önce Arjantin tarafındaki yerleşim olan Puerto Iguazu şehrine, oradan da başka bir otobüsle şelaleye geçiliyor. Otobüs durağı otelimize çok yakın. Yol, sınır geçişle birlikte 45 dakika-1 saat sürüyor. Geçiş gayet rahat oldu. Foz-Puerto Iguazu arası bilet fiyatı kişi başı 4 Real. Çocuk fiyatı yok. 

GÜNÜBİRLİK ARJANTİN- IGUAZU ŞELALELERİ GEZİMİZİN DETAYLARI BİR ÖNCEKİ BLOG YAZISINDA...

Kahvaltının ardından günübirlik gittiğimiz Arjantin Iguazu Şelaleleri'nden tam anlamıyla "duygular şelale" formatında geldik. Brezilya tarafına geçen son otobüse son anda yetişince akşam yemeği faslı da yine Foz'a kısmet oldu. 

Hakikaten de ucu ucuna bindik otobüse. Yolda yanımdaki Lonely Planet notlarından akşam yemeği mekanı ararken “Brezilya’lıların yediği bir yer arıyorsanız....” diye tariflenen ve bize çok yakın olan Muffato’da karar kıldık. Muffato bir süpermarket. Carrefour gibi ve içinde kilo ile yemek satan bir restoranı var. Neredeyse tüm yemeklerden azar azar aldım. Önce gözümüz doydu. Kredi kartı da alıyorlarmış. Kalan Arjantin paralarımı verip üstünü de kart ile ödedim. 

Burada, bizim otelde kalan Thais ile tanıştık. Daha doğrusu o bizi tanımış, yanımıza geldi. Rio’lu bir caz şarkıcısıymış meğerse. Epey sohbet ettik. Malum kaldığımız oteldeki konukların neredeyse tamamı Brezilyalı yani memleketlisi olunca farklı milletten birisi üzerine bir de çocuklu bir aile olarak hemen dikkat çekmişiz. İyi ki de öyle olmuş zira Thais bize Hızır gibi yetişti. 

Thais sayesinde, booking.com üzerinden rezerve ettiğim Rio otelinin favelanın tam göbeğinde olduğunu öğrendim ve panik içinde rezervasyonu iptal ettim. Eksik olmasın booking.com 'da son 24 saatte içinde iptal etmeme rağmen nedenimi geçerli kabul edip iptal cezası almadı.  

8 Eylül Perşembe 

Foz – Rio

Arjantin’deyken başlayan yağmur henüz durmadı. Yağ babam yağ. Hala devam ediyor. Dün Thais o kadar ballandırınca şelalelerin Brezilya tarafına değil de Itaipu Barajı’na gitmeye karar vermiştik ama bu kadar yağmur olunca yayıla bayıla kahvaltı edip yayıla bayıla bavul yapmaya karar verdik. 

Bu arada Metin ile Arkan Rio için otel bakıyor. Çünkü ben posta koydum. O kadar otel ayarladım, onlar 1 tanesi için saatlerdir uğraşıyor. Kolay mı zor mu görsünler istedim. Nihayetinde de hiçbir yer ayırtmadık. Gidek, görek, bakak dedik. 😊

✈️ Foz - Rio Ulaşım 

Foz do Iguaçu’dan Rio’ya TAM ile uçuyoruz. Ailemiz için uçak biletine totalde 252 $ ödedik. ( 1 doların 1,5 TL olduğu yıllar) Yolculuk güzeldi. Uçakta ikram saati geldiğinde sıradışı bir istekte bulunup bira aldım. Doğal olarak Arkan şok oldu.  


Havaalanına varınca eşyalarımız pattadanak geldi. Turizm danışmaya gidip Copacabana ve Ipenama kesişim bölgesinde otel tavsiye etmesini istedik. Görevli bize iptal ettiğimiz bölgeden bir yer önerdi. Sokak aynı sokak. Ben tedirdim oldum. “Yok orası güzel. Yanında hastane var. Her giden teşekkür etti. “ deyince “Bakak, görek” dedik. Rakam da 4 kişilik oda için kahvaltı dahil gecelik 210 real. 

🚌 Havaalanı - Şehir Merkezi Ulaşım 

İneceğimiz söylenen durakta indik. Havaalanından oraya kadar yol neredeyse 1 saat sürdü. Havaş tarzı bir otobüs firması bu ve onun adı da Real. Fiyat kişi başı 9 real ve çocuk için indirim yok. 

🏨 Rio Konaklama - Heyecanla Beklediğimiz Otel 

Havaalanı otobüsünden, dünyaca meşhur kumsal Copacabana’da indik. Büyüleyici sahneler var. Koşanlar, voleybol oynayanlar, içki içip muhabbet edenler. Enfes.  Sahilden içeriye 100 metre yürüyünce bizim otelin adresi olan sokağı ve saniyesinde de dönüşümü gördük. Birden ortam favelanın fevkinde bir transformasyona uğramaya başladı. Her adımımızda yol daha da yokuşlaşırken ortamın ayarı da düşüyor. Yollarda çöp ve koku artıyor. Sonuçta otelin numarası 326. Bakıyoruz sokak numaralarına daha 50 bile değil. ” Allahım kaçalım derken yine içine mi düştük, geri mi dönsek “. derken birileri sorduğumuz numara için “Ipenama’da orası.” diyor. Bu arada eğer Thais bizi uyarmasa gideceğimiz otelin olduğu yolun başlangıcını gördüm. Sağol Thais. İyi ki sana rastlamışız. Yoksa doğrudan böyle bir yere bilmeden gelsek çok moralimiz bozulurmuş. Yine de nereye gittiğimizden emin olmadan yola devam ettik. Git git en tepeye varıp ( favelanın ana doruğunu teğet geçip) aşağıya inişe geçtik. Sonunda otelimize vardık. Çaldığımız kapı da otelin meğerse arka kapısıymış. Resepsiyondaki çocuk çok şekerdi. Bizim ne taraftan geldiğimizi sordu. Öğrenince de “Siz favela tarafından gelip çok da uzun yol katetmişsiniz. Şanslıyız ki vazgeçmemişsiniz. Yoksa gelmeden dönebilirdiniz.” deyip duygularımıza tercüman oldu. 


Eşyalarımızı bırakıp akşam yemeği için çıktığımızda, resepsiyondaki sempatik gencin tariflediği kısa yolu kullandık. Zaten bizim otel o yolun son binası. Yani biz gereksiz şekilde 325 numara gelmişiz. Otelin yeri o kadar muhteşem ki! 3 dakikada Copacabana ya da Ipenama’dayız. Tam kesişim noktasında. 


Arkan ile Metin mükellef bir akşam yemeği yemek istedi. Biz ise daha hafif ve pratik şeyler yemek istedik. Oğlum ile bir markete girdik. Adı Zona Sul. Poyraz dün “Çok yoğurt özledim.” demişti. Sade yoğurt aldım, bir de meyve. Oğlumla bir parka oturup yedik. Burada belli ki satranç çok seviliyor. Birçok parkta taş masaların üstü damalı. 

Otele dönüşte de bilgisayar oynadı Poyraz.

9 Eylül Cuma 

Rio 

Otobüsler rotasına göre 2.5 ya da 2.60 Real. Üzerlerinde bilet fiyatları yazıyor. Nakit ödemek mümkün. Önce Corcovado’ya gittik. Bu rota, meşhur İsa heykeline götürecek bizi. Heykel, bir dağın tepesinde ve trenle gidiliyor. Vardığımızda 1 saat sonrasındaki trende yer varmış, biletimizi aldık. Beklerken de gözlerimiz gördüklerinden coşmuş bir şekilde etrafı dolaştık. Rio gerçekten de nefis bir şehir. 



İsa’ya gittiğimiz yolda, trenin rotası harikulade. Manzara çok güzel. Bulutlar bir geliyor bir gidiyor. Habire bulutun bir içindeyiz bir dışında. O puslu serinliğin içinden geçmek harikulade. Oğlumla orada bir keyif dondurması yedik, kahve içtik. 






Sonraki durağımız ise Sugar Loaf. Orası da tarifsiz güzellikte. “İstanbul’dan güzelmiş!” dedirten bir doğası var.



 Teleferik ile çıkılan bu olağanüstü güzellikteki tepe ve akıl uçuran manzara için epey sıra bekledik ve her saniyesine değdi. Tepedeyken, gördüğüm manzara algılarmış o kadar şaşalatmış olmalı ki gözlüğümü düşürdüm. Dolayısıyla bu dünya güzeli manzaranın diyetini de ödemiş oldum. 









🍝☕️🍹Rio'daki Yemek & İçmek & Kahve 

Dönüşte Leblon’da otobüsten indik ve Shopping Leblon isimli bir AVM’de yemek yedik. Arkan ve Metin, Rio’nun popüler bir yeme içme yeri olduğu belli olan Rascal’da karar kıldı. Çok şık bir yer. Biz ise Poyraz ile tercihimizi yerel bir hamburgerciden yana kullandık. Orası da fena değildi. Hele benim tropik salatam çok güzeldi. Sonra da güzel bir Brezilya kahvesi eşliğinde günlerdir görüp merak ettiğim peynirli toplardan yedim. Çok güzellerdi. Paraguay’dan bu yana çok güzel espresso içiyorum. Bizdeki gibi zehir tadında değil. Bilakis capuccino yumuşaklığı var; bayıldım. 


10 Eylül Cumartesi 

Rio 

🍳🍹🍍Rüya Şehirde Rüya Gibi Kahvaltılar

Rüya seyahatimizin son keşif günü. Yarın gün boyu yoldayız. Bu sabah yine nefis bir kahvaltı ettim. İki gün boyunca papaya yemeye, kavun, karpuz, ananas ve portakal suyu içmeye doydum. Ayrıca bol bol da karpuz yedim. 


Bugünün ajandası plaj. Copacabana plajında karar kıldık. Arka taraf ise Ipenama. Hem yüzdüm hem güneşlendim hem de güzel mayomla fotoğraf çektirdim. 



Öyle güzel bir yerdeyiz ki! Görünümü ıssız ada gibi ama neşesi, canlılığı metropol. Zaten yeri de öyle. Rio’yu bu kadar muhteşem kılan da bu olsa gerek. Vahşi bir doğa var. Hem de bu derece kalabalık bir şehrin içinde! 











Plaj sonrası eşyalarımızı otelin emanetine bırakıp merkeze gittik. Bu sefer metro kullandık. Olağanüstü bir katedrali var; ziyaret ettik. Bugüne kadar gördüğüm en etkileyici kilise. Mimarisi muhteşem. 


Eski, yeni sokaklarını gezdik. Çok güzel bir yerde yemek yedik. Rio’ya güzel bir şekilde veda ediyoruz. 

✈️ 🍹Rio Havaalanı ve Caiprinha

Havaalanındaki Dutyfree’de şansımıza ülkenin milli içeceği diyebileceğim caiprinha ikramı vardı, biz de ikramı geri çevirmedik bol bol içtik. Hatta sebil gibi olduğunu görünce gidip gelip içtik. O kadar keyiflendik ki! Bizde rakı, Küba'da Mojito ne ise Brezilya'da da caiprinha odur. Şeker kamışı, şeker, limon ve likör karışımı olan bu içeceği ilk kez 1990 yılında, İngiltere'de, Brezilya'nın tanıtıldığı bir festivalde ve yine ikram olarak içmiş ve genelde alkollü içkilere çok ilgisiz biri olmama rağmen bu içkiyi zihnime "hoşmuş" diye kayıt etmiştim. Aradan geçen 21 yıl boyunca da hiç aklıma getirmemiştim. Şimdi böylesine harikulade bir seyahatin finalinde üstelik de tamamen ikram olarak sunulması kesinlikle evrenin bize bir kıyağı... Şerefe, sağlığa ve daha nice seyahatlere diyerek kaldırdık kadehlerimizi. Bir daha. Bir daha ve bir daha...🍻

Arkan bana doğum günü hediyesi olarak çok şık bir gözlük aldı. Malum Şugar Loaf'a kurban etmiştim gözlüğümü. 


Uçağı beklerken kalan zamanımızda caipiranhanın da etkisiyle tam karnaval kıvamında kapatıyoruz gezimizi. Artık bir daha hangi rota ile döneriz acaba Güney Amerika’ya?  Aklımda Kolombiya, Panama ve Ekvator var. Bir de Arjantin-Şili Patagonya. ( Sene 2020. Bu ülkeler hala bekleme listesinde. ) 

11 Eylül Pazar 

BREZİLYA Rio – İNGİLTERE Londra – TÜRKİYE İstanbul 

Londra’ya geldiğimizde Poyraz’a “long awaited” arzusu olan DS’ini aldık. Bir de oyun aldım bonus olarak. Çok sevindi. Ben de yıllardır yemediğim Cadbury Flake çikolatadan aldım. Bir de Mars. Her ne kadar arada yesem de ilk tattığım şehir olan Londra'da almanın ( havaalanı olsa bile yine de İngiliz toprağı) nostaljik tadı başka. Dile kolay! Tam ömrümün yarısı kadar yani 21 yıl önce gelip 1 sene kalmıştım Londra’da. ( Bakalım bu satırları yazdığım vakit kaç yaşımdaymışım😊)  İlk kez yurtdışına çıktığım ülke İngiltere, şehir Londra! . Mars, Flake, cornflakes, portakallı marmelat... Ve birçok tat, anı burada oluştu.

Transfer için beklerken TV ekranlarının önündeki kalabalığı farkettik. O zaman tarihin 11 Eylül olduğunu hatırladık. 10. Yıl anması nedeniyle New York'ta özel bir tören vardı. 17 Ağustosta başlayan seyahatimiz 11 Eylülde noktalanıyor. Biri bizim memleket diğeri ise neredeyse tüm dünyayı etkileyen iki bahtsız tarih arasında biz çok bahtı güzel bir seyahat yaşadık. 

Saat 23:00’ü geçerken memlekete indik. Şükür kavuşturana. Metin 24:00 otobüsüne yetişmek için Duty Free’ye bile uğramayarak beni şok etti. Oysa ben her birimizin pasaportunu kullanarak taşıyabileceği ve alabileceği max. ölçüde içki almasını bekliyordum. Arkan ile biz yıllık parfüm alışverişlerimizi yapıp 01:00’deki son otobüsü bekledik. Eve vardığımızda 02:00 olmak üzereydi. Çantaları boşaltıp, yerleşmek, yıkanmak, egzersiz, çamaşır yıkamak derken saat 03:00’ü geçiyordu.

Allahım bu yaşadıklarımız gerçek mi? Zira gerçeküstü güzellikte günler, haftalar içinden geçtik. Hayat bize mi güzel yoksa.😊

Ve yaşasın mutlu son! Darısı yeni seyahatlere! 🙏