Friday 14 August 2020

BOLİVYA La Paz 🇧🇴 2011

6 ülkeyi kapsayan, 2011 model yılı efsane seyahatimizde 3. durak olan Bolivya’dayız. Bolivya'daki günlerimizi 2 BLOG yazısına ayırdım. Bu ilk yazı, Copacabana ve başkent La Paz'ı içeriyor. İkinci yazı ise Amazonlar'a ayrıldı. Bu yazının başlığında La Paz yer almakla birlikte gördüğünüz ilk fotoğraf aslında başkentten değil;  ülkenin Titicaca Gölü kıyısındaki yerleşimi Copacabana'dan. Sınırı geçtikten sonra adım attığımız ilk yer. Bu nedenle ilk fotoğraf olma onurunu da Copacabana'ya bahşettim:)
Ayrıca Peru ve Bolivya'ya gitmiş olanların, özellikle de benim gibi "bulutlu gökyüzü" hayranı iseler zihinlerine nakşedilen bir manzaradır bulutlar. Dolayısıyla Bolivya'yı adresleyen, göğe bu derece yakın bir ülkeye ait bir fotoğrafın içinde bulut, olmazsa olmaz.  
KISACA BOLİVYA
- Bolivya, Türkiye ile kıyaslandığında %40 daha büyük toprağa sahip, fakat nüfusu 10 milyon bandında. 
- Güney Amerika'daki bir çok ülke gibi geçmişi İspanyol sömürgesi olan ülke, 1825'te bağımsızlığını kazanmakla birlikte pek de gün görmemiş. Öyle ki neredeyse geçen 200 yıl içinde 180 civarı darbe ve iç savaş yaşamış. Şili ile yaşanan savaş sonrası, Pasifik kıyısındaki toprağını kaybedip "landlocked" yani tamamen kara sınırları olan bir ülke haline gelmiş. 
- Ülkede 1982'den bu yana sivil yönetim var. 2005-2019 arası Sosyalist Devlet Başkanı Evo Morales yönetimdeydi. 
- Ülkede İspanyolca dahil 36 etnik dille birlikte 37 resmi dil mevcut. 
- Nüfusun %93'ü Hıristiyan. 
- Nüfusun yaklaşık %68'i mestizo yani beyaz-yerli melezi, %20 yerli, %5 beyaz.
Para birimi Boliviano ve 10 BOB Yaklaşık 2.5 TL. civarı. ( Şu anda parite neredeyse eşitlenmiş durumda. 1 BOB=1.05 TL, 14.08.20 itibariyle) 

Bolivya içlerine dalmadan önce ana programı bir tur hatırlayalım:

🌏🌏🌏🌏

🇺🇸 17- 21 Ağustos 2011, ABD, New York

🇵🇪 21-30 Ağustos 2011 , Peru: Lima, Cusco, Pisac, Urubamba, Ollaytaytambo, 

Aguas Calientes, Machu Picchu, Puno, Titicaca, Uros, Taquile  

🇧🇴 30 Ağustos-5 Eylül , Bolivya: La Paz, Amazonlar (Rurrenabaque) 

🇵🇾 5-6 Eylül 2011, Paraguay: Asuncion

🇧🇷 6-7 Eylül 2011, Brezilya 1. Etap : Foz Do Iguaçu

🇦🇷 7 Eylül 2011, Arjantin: Iguazu Falls

🇧🇷 7-11 Eylül 2011, Brezilya 2. Tur: Foz do Iguaçu, Rio de Janeiro

🌏🌏🌏🌏

Genelde Peru’ya gidenler, gitmişken bu gariban, Peru’nun yancısı, yedek oyuncusu, ana ürünü alana %50 indirimle verilen promosyon türevi😊 kıvamındaki ülkeyi de gezerler.  Açıkcası ben de olaya ilk başta bu şekilde bakmıştım. Oysa işin planlama kısmına geçtiğimde hem görmeden önce hem de seyahat anında en önemli ülkelerden biri oldu; yancılıktan çıkıp başrollerden birini kaptı. 

Bolivya neden bu kadar önemli bir yere sahip oldu dersek:

1- Ülkeye adım attığımız gün, oğlumun doğum günü olan 30 Ağustostu. 🎂🙏

2- Rüyada bile görsem inanamayacağım Amazon maceramızı Bolivya’da gerçekleştirdik. 

3- Başkent La Paz’da çok sıra dışı bir deneyim yaşadık. Detaylar aşağıda. 😊

4- Bolivya’dan Brezilya’ya ulaşım problemini çözerken öyle tuhaf bir rota keşfettim ki bu sayede aklımın köşesinden bile geçmeyen ama gördüğümüze fevkalade memnun kaldığımız bir ülkeyi, Paraguay’ı ziyaret ettik. 

Peru sınırındaki Copacabana, başkent La Paz ve Amazonları ziyaret ettiğimiz Bolivya’ya, Peru’dan kara sınırını kullanarak otobüsle ulaştık. Bolivya’dan ise uçakla Paraguay’ın başkenti Asuncion’a geçtik. 

Aşağıdaki günlük notlarında Amazonlar harici kısımlar yer almaktadır. Amazonlar ise tamamen kendi başına bir yazı olacak; haftaya👋

✍️ SEYAHAT GÜNLÜĞÜ

30 Ağustos Salı ( Puno – Copacabana – La Paz)

PERU’dan BOLİVYA’ya ULAŞIM

Titicaca Gölü’nü ziyaret için geldiğimiz Peru’nun Puno şehrinde, Camino Real otelinde konaklamıştık. Küçük bir otel olmasına rağmen adeta bir seyahat acentası, 5 yıldızlı otel danışması gibi çalışıp her işimize, ihtiyacımıza karşılık vermişti. Göl turlarını otel kanalıyla almıştık. Aynı şekilde Bolivya otobüsümüzün biletini de yine otel kanalıyla aldık. 

 

Hareket saati 07:30 olan otobüsümüze binip yola koyulduk. Evvelinde otogar çıkışı adam başı 1 Solesten toplam 4 soles vergi ödememiz gerekti. Oysa biz nasıl olsa gidiyoruz diye son kuruşuna kadar Peru paralarımızı harcamıştık. Acayip düşük bir rayiçten 1 $ bozdurarak, cebimizde, çantalarımızda, kenarda köşede kalmış kuruşları bir araya getirerek parayı tamamladık. Otobüs bileti ise adam başı 35 soles. ( O tarihlerde 1 TL karşılığı yaklaşık 0,6 PEN yani Sol. ) Ödeme nakit. Poyraz için indirim yok. 

Bugün hem şeker bayramının ilk günü hem de oğlumun doğumgünü. Ve bugün Peru’dan Bolivya’ya yol alıyoruz. Programı hazırlarken Titicaca duraklamasını Peru değil de Bolivya tarafında yani Copacabana’da yapmayı arzu etmiştim. Sonra biraz araştırınca kısıtlı zamanımızı Peru tarafında kullanmanın daha doğru olacağını görmüştüm. Bununla birlikte, Rio’daki meşhur Copacabana plajına ismini veren yeri görme isteği de içimde kalmıştı. Şansıma otobüsümüz Copacabana’da duraklama yapıyormuş. Böylelikle çok heves ettiğim bir yeri daha gördüm.


Bugün aynı zamanda da bayramın ilk günü olduğu için ailelerimizle, arkadaşlarımızla görüştük; bayramlaştık. Burada cep telefonu ile konuşmanın dakikası 8 TL. 

BOLİVYA SINIR GEÇİŞİ & VİZE & DÖVİZ & SAAT AYARI

Sınıra ulaşmamız yaklaşık 3 saat sürdü. Sınır geçişi ise çok pratikti. Bolivya bizden vize istemiyor. Sadece çok sembolik bir rakam ödedik. Para birimi Boliviano ve 10 BOB Yaklaşık 2.5 TL. civarı. ( Şu anda parite neredeyse eşitlenmiş durumda. 1 BOB=1.05 TL, 14.08.20 itibariyle) 

 Peru ile Bolivya arası 1 saat fark var. Yani Bolivya’ya geçince saatleri 1 saat ileri almak gerek. 

Copacabana’da yaklaşık 1,5 saat kaldık. Burada otobüs değiştireceğimiz için Peru’dan geldiğimiz otobüsteki eşyaları firmanın ofisine bırakıp şehri dolaşmaya çıktık. Şehir diyorum ama aslında minik bir kasaba. Önce deniz kenarında sandviçlerimizi yedik, sonra da etrafı dolaştık. Titicaca Gölü için Peru tarafındaki Puno’nun ardından ayrıca bir gün de buraya ayırmaya hiç gerek yokmuş; onu gördük. Buradan itibaren göl kıyısı manzarası Peru’dan daha güzeldi. 

Özellikle La Paz’a yaklaşan yolda, yolun sağı ve solu arasındaki fark çok etkileyiciydi. Bulutlar, dağlar muhteşem. Bir ara uzakta bir hortum bile gördük. 

Saat 16:30 gibi La Paz’da, 17:00 gibi de hostesimiz Loki’deydik. Loki’nin zaten 3 şubesi var: Lima, Cuzco ve La Paz. Önce Cuzco, sonra Lima, en son olarak da La Paz açılmış. Burası içlerindeki en büyük Loki. Neredeyse 500 kişi konuk ediliyor. Lima 100 kişi kadardı. Cuzco 250 misafir. Gittikçe büyüyor. Bu Loki de çok etkileyici. Özellikle tarihi binası çok güzel. Yine iç avlulu bir tasarımı var fakat bu sefer çatısı kapalı. Zira burada hava soğuduğunda Lima’dan daha da düşük sıcaklıklara indiğinden konukların sıhhati gözetilerek açık avluya müsaade edilmemiş. 

Puno’dan bu yana aynı otobüste yol aldığımız birçok kişi de buraya gelmişti. Karşılaşmak hoş oldu. 2 kişilik özel odalarda kalıyoruz ve odalarımızın kendisi de yeri de çok güzel. Cuzco Loki’deki gibi adlarına “balayı suiti” denmese de bu odalar buranın balayı suitleri. Oda fiyatı gecelik, kahvaltı dahil 20 USD. TL’nin o tarihlerdeki mütevazi kuru düşünüldüğünde “öp başına koy” fiyatları. 


AMAZON TURU HAZIRLIĞI

Seyahatimizin en önemli etaplarından birisi yarın yola çıkacağımız Amazon programı. Wikipedia’dan bulduğum Swiss Bolivian Adventures (SBA) kanalıyla Rurrenabaque’ye (Rurrenabak olarak okunur) gidiyoruz. 1 günlük orman, 3 gün ise Pampas yani sulak alan programına katılacağız. Amazon seyahatinin maddi portresini tüm detaylarıyla bir sonraki yazıda belirteceğim. Seyahatin konaklama ve tur dahil tüm bütçesi nakit olarak evvelinde istendi. Paranın transferi için Western Union’a ödediğimiz komisyon bile tek başına 47 $‘dı. Allahtan paranın ellerine ulaştığı teyidini tam da NY’a uçacağımız gün almış ve içim rahatlamıştı. SBA firmasından Julian ile neredeyse Şubat ayından beri yazışıyorduk; akraba gibi olduk. Julian o gün biz otele adım attıktan yarım saat sonra voucher’ları vermek için Loki’ye geldi ve bize ilk başta üzülüp sonra da “her işte bir hayır vardır.” dedirtecek haberi verdi. Yarın bizi Rurrenabaque’ye götürecek Amaszonas’ın ilk uçağı olan 06:15 uçuşumuz 3. uçuş olan saat 09:35’e alınmış. Önce çok üzüldüm. Fakat Julian, rehberin bizi alanda karşılayacağını ve turu 1-2 saat uzatabileceğini söyleyerek rahatlattı. Bu arada birini Lima’daki Loki’de bıraktığım mavi boncuktan sonra diğerini de teşekkür hediyesi ve hatıra olarak Julian’a verdim. Julian’ın Türk bir ahbabı varmış. Bu nedenle mavi boncuğu görür görmez tanıdı ve “nazar” dedi. 

Yanımda 3 mavi boncuk getirmiştim. 3. mavi boncuğu bana programı hazırlarken birçok konuda yol gösteren ve araştırmamda kolaylık sağlayan Loki La Paz’ın yöneticisi Richard için ayırdım. 

Loki Hostel, bizim seyahatlerimizde bir milattır. Bu sayede hostellerle tanışmış ve artık konaklama anlayışımızı yeni bir boyuta taşımış olduk. Hostellerde kalarak hem çok daha renkli bir seyahat deneyimine kapı araladık hem de bütçemizde dramatik boyutlarda tasarruf sağladık. Tam anlamıyla "Bundan iyisi Şam'da kayısı:)" durumu. Loki Hostel, varolan 3 şubesinde yani Lima, Cusco ve La Paz'da konaklamış olanlara, hostelden ayrılırken tişört hediye ediyor. Lonely Planet'i andıran Loki Planet tişörtleri güzel olması kadar anlamı nedeniyle bizi çok sevindirdi. Arkan, Poyraz ve Metin aşağıdaki fotoğrafta Metin arkadaşımızın üzerinde bir örneği bulunan tişörtlerden aldı. Bense kollu tişört giyemediğim için:) askılı bir tişört ( Benim gibileri de düşünmüş olmaları hostelin hizmet anlayışının bir göstergesi) seçtim. Bu kırmızı tişörtü bundan sonraki BLOG yazılarımda yer yer göreceksiniz.:)

LA PAZ’DA AKŞAM YEMEĞİ

Odamıza yerleştikten sonra Julian’ın önerdiği Megaburger’e gidip çıtır tavuk ve sosis  ile hem gözümüzü hem de karnımızı doyurduk. Tamamını bitiremeyince kalan yemeğimize içim sızlamıştı. Tam o sırada yaşlı bir teyze içeri girip yemeğimizi isteyince paket yaptırıp verdim. 


CADI PAZARI

Yemeğin ardından kentin popüler yerlerini dolaştık; meşhur cadı pazarına gittik. Düşündüğümün aksine ürkütücü bir yer. Kurutulmuş hayvan kafaları, ceninler var. Poyraz çok korkup, oraya getirdiğim için bana kızdı; epey bir konuşmadı ama otele dönüş yolunda beni affetti.  


Bolivya sokakları keşfimiz esnasında alıp evimize taşıdığımız çok güzel dekoratif objeler var. 

1- Örneğin ilk fotoğrafta yer alan boru, bir müzik aleti. Sallayınca içindeki kum tanecikleri büyülü bir ses veriyor. 

2- İkinci fotoğraftaki fırın eldiveni ise adeta bir sanat eseri gibi ve haliyle kullanmaya kıyamadım, süs misali mutfağımız süslüyor. Tahta kaşığın içindeki yaka iğnesine ve üzerindeki minik insan figürlerine ne demeli! 

3- Üçüncü fotoğraftaki ise gerçek bir Kızılderili borazanı. Yanındaki sevimli heykelcik ise bizim Kibele'miz tarzı bir bereket figürü. 



Bolivya, benim için aynı zamanda "dream catcher" yani düş kapanı kavramını keşfettiğim bir yer oldu. Düş kapanları Kızılderililere ait bir sembol. Kişinin yatak başına ya da oda penceresine asıldığında o kişinin ruhunun sıkılmasını, kötü rüya görmesini engellediğine inanılıyor. Kolye koleksiyonumun eşsiz parçalarından birisi de düş kapanı kolyem.

Güzel bir yerde oturup dondurma ve kahve sipariş ettik. Poyraz’a için ufak bir doğum günü kutlaması yaptık. Dondurmalar da bir kişi değil 4 kişiyi doyuracak porsiyonda gelince her birimizden epeyce kalan oldu. İyi ki doğdun oğlum! İyi ki varsın! Şükürler olsun!🙏


                                  

31 Ağustos Çarşamba - 4 Eylül Pazar ( La Paz – Rurrenabaque)

Amazon 

Büyük gün geldi. Amazon’a gidiyoruz. Hayatta yaşanabilecek en güzel seyahatlerden birisi. Bu nedenle Amazon’da geçen büyülü günlerimiz olağanüstü fotoğraflar eşliğinde bir sonraki BLOG yazısında.  

4 Eylül Pazar ( Rurre – La Paz ) 

AMAZON’DAN BAŞKENTE DÖNÜŞ

Güzel bir kahvaltının ardından bizi Amazon’a bağlayan bu ufak kasabadan ayrılıyoruz. 

Amaszonas ofisinde beklerken hemen yanıbaşındaki sokakta kurulmuş olan pazara kısa bir ziyaret yapıp gider ayak bir kolye aldım.

12:00’de kalkması gereken uçağımız biraz (20 dk) erken bile kalktı. Uçuş süresi 40 dakika. Dolayısıyla yarım gibi La Paz’daydık. 




LA PAZ’DA TRAFİKSİZ BİR GÜN

Bugün La Paz için olağanüstü bir gün: Yaya günü. Araç trafiği yasaklanmış durumda. İlk duyduğumuzda korktuk. Zira saat 18:00’e kadar araç trafiği olmayacaksa havaalanından otelimize nasıl gelecektik? Bir taraftan da çok sevdiğimiz bu kentin en büyük belasının trafik ve egzoz olduğunda hem fikir olmuştuk. Şimdi ise araç trafiği, kaos ve egzoz olmayan bir La Paz gününü araçsızlık yüzünden yaşayamamak çok ironik olacaktı. Korktuğumuz başımıza gelmedi. Araç bulabildik. Ayrıca da

Pedestrain Day yani Yaya Günü dolayısıyla neredeyse bizden başka araç olmadığı için normalde 1 saatten az sürede varamayacağımız yolu 10 dakika gibi rekor sürede kat ettik. 




Harika bir tesadüf. La Paz ‘ı böyle görmek herkese nasip olmaz. Trafiksiz sokaklarda cümbür cemaat insanlar arasında dolaştık. La Paz’a ilk gün de bayılmıştım. Şimdi daha da çok bayıldım. 

Burger King bulup Poyraz’ı ve kendi karnımızı bir güzel doyurduk. Sonra da doyasıya, rahat rahat dolaştık. 

Akşam yine aynı dev dondurmacıda bu sefer yemek yedik. Yemekleri de dondurmaları gibi çok güzeldi. 



5 Eylül Pazartesi 2011 ( La Paz – Asuncion ) 

BOLİVYA’DAN PARAGUAY’A

Bizi önce Santa Cruz sonra da Asuncion’a uçuracak uçağımıza gitmek için yoldayız. Aero Sur ile uçuyoruz. 2 yetişkin 1 çocuk uçak biletimize toplamda 500 $ verdik. Uluslararası bir uçuş olduğunu gözetirsek süper bir rakam. La Paz’ın El Alto havaalanı çok yüksekte olduğu için uluslararası uçuş yapacak büyüklükteki uçakların havalanma maliyeti ortalamanın çok üzerindeymiş. Bu nedenle de La Paz çıkışlı uluslarası uçuşlar çok pahalı. Zaten benim daha makul bir rota arayışım sayesinde Paraguay seçeneği ortaya çıktı. Bolivya, bu sebeple uluslarası uçuşlarının çoğunu Santa Cruz’daki Viru Viru havaalanından yapıyor.  

Havaalanı yolundayız. El Alto’ya varmamıza 5 dakika kalmış. Trafik, otelden çıktığımızdan beri yoğun. Zaten hep böyle. Bölge olarak da getto tarzı bir yerleşimden geçiliyor. İş ortağı Ali’ye mesaj atmak için cep telefonu kucağındaydı Arkan’ın. Derken, taksinin aralık camından bir el hayalet gibi uzanıp telefonu aldı ve yine gibi ruh kaçıverdi. Ne olduğunu idrak bile edemedik. Kafamızın içinde, olanları geriye sarıp tekrar izledikten sonra jeton düştü.😊 Taksi şöförü de çok rahattı biz de. Ucuz atlattık dedik. Mazallah, cam az daha aralık olsa çantayı kapıp gidebilirdi.  O zaman da pasaportlar, paramız... Neyse! Buna da şükür!

Yolculuğumuz oldukça rahat geçti. Saat 17:00 yi geçerken Paraguay’a ulaştık.


BOLİVYA VE LA PAZ🥰

Söze başlarken belirttiğim gibi Bolivya genelde Peru’nun yanı sıra gezilen, kendi başına pek ziyaret edilmeyen bir ülke. Bunda az önce belirttiğim gibi yüksek irtifadaki başkenti nedeniyle aşırı tuzlu uçak maliyetinin de payı var. 



2020’deyiz ve ben bugüne kadar 110 ülke gezdim, yüzlerce de şehir. La Paz bunların içinde kesinlikle en etkileyicilerindendi. Mesela Peru’nun başkenti Lima’yı La Paz kadar etkileyici bulmadım. Burası kendine has bir tarzı, ruhu olan bir şehir. Adım attığımız ilk gün şehre aşık olmuş, genzimi yakan egzoz kokusunu hissederek “bir de şu egzoz olmasa” demiştim. Bu sözü söyledikten sadece 4 gün sonra, şehrin tarihindeki ilk trafiksiz günün yaşanması tamamen evrenin bana hediyesi 🎁 🙏

Amazon deneyimi denince de şüphesiz akla ilk Brezilya, ardından da Peru gelir. Oysa biz bu eşsiz deneyimi diğer ülkelere kıyasla en bakir konumda olan Bolivya’da yaşadık. Böylece de hem en doğal haliyle hem de olabilecek en uygun bütçelerle bu şahane rotayı gezebildik. Neden Bolivya sorusunun yanıtı ise bir sonraki yazıda. 

Bolivya seyahatimizde aklımda kalan, gidemediğimiz tek var. O da Salar de Uyuni yani Uyuni Gölü. Bizim Tuz Gölü’nün daha büyük bir versiyonu. Neil Armstrong Ay’a ayak bastığında ve oradan Dünyaya baktığında en çok dikkatini çeken yer Uyuni olmuş. Dünyaya dönüşünde bu uzaydan bakıp merak ettiği yere gidip gezmiş. O derece dikkat çekici bir yerden bahsediyoruz. Madem oraya gidemedin bari kendi Tuz Gölü’müze gideyim dedim ama defalarca plan yapmama rağmen her seferinde bir sebepten o seyahatler ötelendi de ötelendi. Şu “tuz” konusunda bir kurşun döktürmem gerektiğini düşünmeye başladım. 😊


No comments:

Post a Comment