Thursday 3 December 2020

ALMANYA - Detmold 🇩🇪 2012

SEYAHAT GÜNLÜĞÜ

🇩🇪 Bir Almanya Seyahati Doğuyor. 

Bu seyahat, ekim ayında işyerime ulaşan bir DHL paketiyle doğdu. 

Alpay’ın (Poyraz’ın amcası) 1980’li yıllarda Macaristan’da öğretim gördüğü Liszt Müzik Akademisi’nden arkadaşları Miro ve Olga, haliyle o yıllarda otomatik olarak Arkan’ın da ahbabı olmuş. 

Aradan temassız 23 yıl geçmişken birden Miro, Arkan’ı Facebook sayesinde bulmuş ve meğerse bir müddettir de yazışmaları başlamış. Karı koca müzisyen olan çiftimiz, bize bu paketle bugüne kadar yayınlanan CD’lerini ve bir de yaşadıkları şehir olan Detmold’un ünlü çikolatalarından göndermiş. 

Açıkçası, 23 yıllık boşluğun ardından gelen bu hoşluk, bizi o kadar hızla birbirimize bağladı ki bu paketi boş göndermek istemedik ve hatta kendi elimizle götürmek istedik.😊

Tabii ki bunda Ağustos ayında yaptığımız İsviçre’den başlayıp İtalya’da biten 6 ülkelik Avrupa seyahati için aldığımız ve 6 ay geçerli olan vizenin de payı büyük. Zaten Ekim ayında da bayram vesilesiyle geldiğimiz Çeşme’de, yine hazır vize var diye Sakız Adası’na gitmiştik. Şimdi böyle tak diye, ucuz bileti de bulunca seyahat etmeye kalktık ya kendimi AB vatandaşı gibi hissettim. Shengen‘ in gözü kör olsun. Vize olmasa şimdiye kadar Dünyayı bir kaç kez turlamış olurduk. 

🎫 ✈️ Uçak Bileti

Evren de bu niyetimize karşılık verdi sağolsun, o dönemdeki THY kampanyası ile bize el uzattı. 99 Euro’ya Avrupa’nın her noktasına gidiş-dönüş kampanyasını fırsat bilip hemen gitme kararı aldık. ( O dönem 1 € yaklaşık 2,36 TL.)   

Olga ve Miro bizim onları ziyarete gelme düşüncemize öyle coşkuyla kucak açıp, öyle sahip çıktılar ki! Evlerinin müsait olduğunu ve dört gözle beklediklerini söyleyince biz de bilgisayarın karşısına oturup kampanya şartlarına sahip günleri taramaya başladık ve sonunda 7-9 aralık tarihlerinde karar kıldık. Hatta bugüne kadar hastalık haricinde hiçbir şekilde Poyraz’ın okulunu asmasına izin vermeyen Arkan, bu sefer istisna uygulayıp bu seyahat için kendiliğinden Poyraz’a 1 gün okul izni verdi. Biz de kuşlar misali 3 günlüğüne Almanya’ya uçtuk. 

Almanya, İngiltere’nin ardından benim 2. yabancı ülke seyahatimdi. 1991 yılı paskalya zamanı gitmiştim. Hatta yanında kaldığım ailenin sponsorluğunda yapmıştım bu seyahati. Dolayısıyla full sponsorlu bir seyahat.😊 İngiltere’de tanıştığım arkadaşlarımla, onların Frankfurt’taki arkadaşlarına gitmiştik. Bu seyahatte de tıpkı o seyahat gibi “arkadaş” teması olayın kalbini oluşturuyor. 

Tam 21 yıl önce, 21 yaşındayken gittiğim ülkeye şimdi eşim ve oğlumla gidiyorum. 

🌏 Bu bloğu takip edenler için ön not, dip not...Bu yazıda ülke brifingi yok. Doğrudan günlük notları ile başladım bile. Kaldıki her TC vatandaşı için en bilinen yabancı ülke zaten Alamanya’dır. 😊 

Almanya’ya 2015 yılı Noel tatilinde bir kez daha gittik. Bu sefer Berlin’e. O yazıda brifing girişini de hazırlarım. Söz. 👍

7 Aralık 2012 Cuma 

( İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 - Detmold ALMANYA 🇩🇪 )

✈️ Saat 04:00’te uyandık. Uçağımız 07:50’de. Havaalanına vardığımızda saat 05:00’ti. Tüm seyahatlerimizin efsane “memlekete şimdilik veda noktası” olan HSBC Lounge’da keyifli bir kahvaltı ettik.


🚂 Hannover Havaalanı’na vardıktan sonra, trene aktarma yapıp Miro’nun bizi karşılayacağı noktaya ulaştık. Saat 13:00 gibi istasyona vardığımızda Miro’yu bizi bekler bulduk. 

Slovak Konukseverliği

Miro gerçekten de çok tatlı bir adam. Hem çok entellektüel hem de çok komik. 

Eve vardığımızda Olga bizi kapıda karşıladı. İnanılmaz bir sofra ve ikram masası hazırlamışlar. Çikolatalar, kurabiyeler...


Sofra, adeta profesyonel bir çekim için hazırlanmış gibi göz kamaştırıcı.  Bardaklar, peçeteler, porselenler... Stil editörlüğü yapan arkadaşım Elif olsa kesin bu düzenlemeye bayılırdı diye geçirdim içimden.

Bu güzel sofraya ilave olarak bir de her tarafa Noel havası hakim; gerçekten de yılbaşı ruhunun içine düştük. 

Olga ve Miro; bana, Arkan’a ve Poyraz’a o kadar çok Noel hediyesi hazırlamışlar ki mahcup olduk. Biz de onlara memleketten hediye olarak Paşabahçe’nin Osmanlı Koleksiyonu’ndan bir dekoratif tabak götürdük. 

Muhteşem Sofra

Bu olağanüstü ön büfenin peşisıra oturduğumuz sofra da muhteşemdi. Olga ve Miro, Slovak. Yani Çekoslavakyalılaştırılamayanlardan.😊 Bana göre Olga tam annemin kızı olacak türde bir mizaca sahip. İkramları, her tür yiyecek ve içeceğin tüm türlerini sofraya getirmesi, cömertliği, sıcaklığı... Açıkçası anamın evine gitmiş gibi hissettim kendimi. Kim derdi ki Almanya’da bir Türk gibi, hatta alasıyla karşılanacağımızı.

Tatlı tatlı yemeklerimizi yedikten sonra ikindi vakti gibi sokağa çıktık. Önce Miro’nun çalıştığı konservatuara gittik. Miro, bize piyano ile kısa bir konser verdi. Meslektaşlarıyla ve bazı öğrencilerle tanıştık. 

Ardından Detmold’un merkezini gezmeye çıktık. Hava epey soğuk. Bu nedenle dolaşmak epey zor oldu. Oturup bir yerde sıcak bir şeyler içtik. Sokaklar çok güzel gözüküyor. Tüm dükkanların kapılarında yıldız şeklinde lambalar asılı. Etraf Noel aksesuarları ile dolu. Çok güzel, çok zarif. 

Bu hem insanın içini ısıtan ama bir taraftan da dondurucu şehir tanışmasının akabinde eve döndük. Öğle yemeği krallara layık olduğu ve fazlasıyla da yediğimiz için dışarıdaki buz gibi soğukta geçirdiğimiz zamana rağmen hala tok hissediyorduk. 

Tabii ki annemin kızı😊Olga yine bir dünya şey hazırlamış. Sofradaki her şey hem lezzeti ve nefaseti hem de sunumuyla çok güzel. Sevgi ve özenle hazırlandıkları o kadar belli ki! 

Gecemiz, nazar değmesin diyeceğim ölçüde keyifli geçti! 🧿 Ev, çok güzel ve spa gibi huzurlu. Banyoda bile canlı, yemyeşil bitkiler var. Tam benim hayallediğim gibi. Botanik bahçesini andıran bir yaşam alanı.


Evin dibi ise orman. Manzarası harika. Sessizlik, huzur... Sadece ağaçların, üzerlerinde tek tük kalan yaprakların, rüzgarın ve kuşların sesi. 

Arkan ve Poyraz birlikte uyudular. Ben de salondaki kanepede uyudum. O ne güzel sessizlik. Pencereden gözüken karanlık gökyüzü ve yıldızlar muhteşem. Hele sabah uyandığımdaki doğa görüntüsü büyüleyici ve çok huzur verici. Sanki doğduğum köyde, Kaymaz’daymışım duygusu geldi. 

8 Aralık 2012 Cumartesi 

( Detmold ALMANYA 🇩🇪 )

Türk Kahvaltısı İle Yarışan Bir Slovak Kahvaltısı

Olga, kesinlikle ikram konusunda sınır tanımıyor. Yine dillere destan bir kahvaltı hazırladı. Adeta yok yok. Onlarca peynir, onlarca şarküteri ürünü... İnanılmaz zarif bir sofra. İnsan bakmaya doyamıyor. Ye ye bitmez onlarca tat. Sadece tadımlık lezzetine baksak tıka basa doyacağımız kadar çok çeşit gözümüzün önünde. Tam Vedat Milör’lük bir sofra. Benim gibi yemekle kel alaka birisi için bile şok edici bir ziyafet. 


Detmold Keşif

Kahvaltı sonrası gezmeye çıktık. Önce Detmold’un merkezindeki sarayı gezdik. Binaların ihtişamından ziyade, nereye giderseniz gidin, önünüzü ardınızı, sağınızı solunuzu kaplayan, en doğal haliyle gördüğünüz doğa en büyük başrolü oynuyor. Etraf İstanbul’daki Saray bahçelerini andırıyor. O derece asırlık ağaçlar...



Buz tutmuş nehir Poyraz’ın çok ilgisini çekti. Nehir üzerindeki yürüyen kuşları fotoğrafladık. Nehir boyunca çok hoş alanlar var. 


Yol üzerinde bir pazara rastladık. Meğerse herkesin elindekini, ihtiyacı olan başka bir şeyle takas ettiği bir pazarmış burası. Ne güzel! Bir kere İstanbul’da da bu tür bir pazar olduğunu duymuştum. Vaktinde duysam giderdim. Buralarda bu tür şeyler çok doğal. Birinin eskisini almaktan utanmıyor Avrupalı. Bizde ise bu tür şeyler ego yapılır. Malum eskisini “kapıcıya veren” anlayışını koruyunca, zor oluyor bu tür organizasyonlar.

Miro, bizi şehrin dışında dağların olduğu bir milli park alanına getirdi. Onlar için kıymetli bir zat-ı muhteremin heykeli var dağın orta yerinde. Karların arasında oldukça ihtişamlı duruyor.





Karlar İçinde Aktivite

❄️🌲Ayrıca bu ormanlık alan içinde çok güzel bir ağaç aktivite alanı yapılandırılmış. Ağaçlar arasında dolaşmayı sağlayan, iplerle yaratılmış 2 katlı bir yapı var. 2. kat için halat gerekiyor. Normalde epey pahalı bir etkinlikmiş. Şu anda mevsim nedeniyle tatil edilmiş ama ilk katı kullanmak mümkün. Biz de alt kat etabı Poyraz’la yaptık. Poyraz “Almanya’da çocuklar için bir şey yok zannediyordum. Burası harika bir yer. Almanya’yı çok sevdim” dedi durdu. Miro’ya bizi buraya getirdiği için teşekkür etti. Ve tabii ki bu arada etraf karla kaplı. 




Kar ve Kahve

Ağaçlar adasındaki bu harikulade etkinlik alanının ardından çok güzel bir yerde ( İsviçre manzaralı bir alan ) nefis pastalar eşliğinde çay-kahve molası verdik. Miro’lar adeta bir Türk gibi bize zırnık harcatmıyor. Bu arada öğle yemeği yedirmeye çalıştılar ama ısrarla çok tok olduğumuzu söyledik. Açlığımızı akşama saklamayı tercih ediyoruz. 



Jurassic Park Kayalığı😊

Bir diğer uğrak yerimiz milyon yaşındaki kayaların olduğu bir orman alanı. Kayalar bir göletin yanıbaşında  ve gölet buz tutmuş. İnanılmaz güzel görüntüler vardı. 



Bugün de hava çok soğuk olmasına rağmen dünden edindiğimiz tecrübe ile o kadar iyi giyindik ki soğuktan keyif almaya bile başladık. Hatta bu hafta sonu İstanbul’da kalsaydık ne kadar sıkıcı bir hafta sonu geçirebilecekken şimdi soğuğun güzelliğini, kışın keyfini ve yeni yıl evvelindeki coşkuyu yaşayabileceğimiz bir yere gelmekle ne kadar iyi yaptığımızı söyleyip durduk.

🌲Noel Pazarı 

Eve dönüş yolunda yılbaşı alanına gittik. Burası yılbaşı için hediyelik hazırlayıp satanlar için kurulmuş bir alan. Ortada ateş yakılmış. Çok güzel bir alan. Sıcak şarap içtik. Bu bölgeye has bir içkinin katıldığı bir çaydan içtim. Soğuk nedeniyle, çaya bile kanı ısıtacak türde içki katılıyor. 

Ardından da o bölgenin en fiyakalı restoranlarından birini gezdik. Eskiden altı ahır, üstü evmiş ve şu anda çok şık bir mekan.

🥘 Nefis Akşam Yemeği

Akşam eve geldiğimizde Olga yine harikulade bir sofra hazırladı bize. Nefis Slovak yemekleri yedik. Olga’ya İstanbul’a geldiklerinde benim de onları bu derece ağırlayabilmem için mutlaka bir yemek kursuna gitmem gerektiğini söyledim; güldüler. 



Olga, bizim için tencereler dolusu yemek yapmış. Hava soğuk olduğu için hepsi de evin dış kapı alanına konulmuş. Aksi takdirde sadece onları koymak için özel bir buzdolabı gerekirdi.

Yemekten sonra Miro ve Olga müzik sohbetine dalmışken Poyraz ile ben de odamızda bilgisayarı açtık ve oğlum beni harika bir video serisi ile tanıştırdı: Smosh. O kadar güzel bir akşamdı ki bu akşam. O anı saklamak istiyorum, daima hatırlamak ve keyiflenmek için. 


Olga bana konserinde giydiği ve artık içine giremediği vintage bir kıyafetini hediye etti. İnanılmaz güzellikte. Belki ileride oğlumun düğününde giyerim. 

9 Aralık Pazar 

( Detmold ALMANYA 🇩🇪 - İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷)

⛄️ Karlar Yağar

Bu  sabah uyandığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu: Kar. 

Bahçe tamamen karla kaplanmış ve etrafımızdaki orman zaten şiirsel olan güzelliğini doruğa taşımış. 


Yılbaşı yaklaşırken, böyle huzurlu bir ortama kardan daha çok ne yakışabilirdi ki! Olağanüstü bir kahvaltının ardından Poyraz ile bahçeye fırladık ve kardan adam yaptık. 

Kardan adamımızın ismini de şu dün heykelini gördüğümüz önemli adamımıza ithafen Her Herman koyduk. 

Miro’nun  “Bu bahçe hiç kardan adam görmemişti” demesine duygulandım. Poyraz’ın bu eve, bahçeye getirdiği çocuk neşesi ve coşkusu onları da sarıp sarmaladı. 


Herman’ı bitirince artık yolcu yolunda gerek diyerek ve hava durumunu da  gözeterek yola koyulduk. Miro ve Olga bizi trene kadar götürdüler. 


Olga; adeta Anadolu’nun bağrından yetişmiş cefakar, cevval, şefkat ve rahmet dolu bir Türk kadını gibi. Giderayak sarılıp öpüşmenin ardından elime devasa bir torba tutuşturdu. Meğerse bizim için yolluk hazırlamış. Yalnız öyle bir torba ki sanki kabin bagajı. Açınca şok oldum. Bir kere, ilk gün bize hazırladıkları o devasa çikolata ve kurabiye büfesini olduğu gibi paketlemiş. Ayrıca hepimiz için ayrı ayrı sandviç, meyveler, salatalar, meyve suları ve çikolatalar hazırlamışlar. İnanılmazlar! Kesinlikle annemin ruhu kaçmış Olga’nın içine. Kardeş miyiz yoksa biz.🥰Kesinlikle onları annemle tanıştırmalıyım. 


🌏 Hayat Tesadüfleri Sever

İşin hoş tarafı; bu sene Lonely Planet’in “gezilecek 10 ülke tavsiyesi” içinde Türkiye, Kore ve Slovakya vardı ve ben daha 4 gün önce Kore seyahatinden geldim. Şimdi ise bir Türk olarak Almanya’dayım ve Slovak kökenli bir çift ile birlikteyim. Bu da ileride mutlaka Slovakya’ya gideceğim anlamına geliyor. (Bu ziyaretten 1 sene sonra, Miro ve Olga bizi ziyarete geldiler ve birlikte harikulade 1 hafta geçirdik. Ardından da 2015 yazında, onların memlekete gittikleri bir vakti planlayıp biz de Slovakya’ya gittik. Aileleri ile tanıştık ve hep birlikte yine unutulmaz anlar yaşadık. 🙏)

🇸🇰 💓 Arkan’ın normalde Slovakya’ya gitmek istemeyeceğini düşünürken ( normal şartlarda düşünmezdi) şu şansa bak! Üzerine bir de Miro, Arkan’a Slovakya’yı tanıtan bir kitap hediye etmesin mi! Kaçarı yok artık. İmza atıldı, mühürlendi. Sadece tarih kısmı açık. 😊

🏠 Almanya’daki Evimizden Türkiye Evimize Dönüş 

Saat 22:30’da İstanbul’a vardık. Eve varmamız ise köprü trafiği nedeniyle 01:00’ buldu. Eşyaları düzenlemek derken yatağa uzandığımda saat 02:00’ydi. Kuş misali, uçtuk, gittik ve döndük. Bu 3 gün ne kadar dolu dolu bir 3 gün oldu. En çok da ruhumuzu, anılarımızı dolduran ve bize 2 dünya güzeli arkadaş kazandıran 3 gün. Bu dünyada erkeğin ve kadının en temiz kalpli, vicdanlı ve aynı zamanda da zihin olarak entellektüel, bir o kadar da açık görüşlüsü üzerinden örnek aransa hiç düşünmeden Olga ve Miro derim. O derece temiz, tertemiz fikirli, kalpli insanlar. İyi ki tanıdım sizleri. 🙏

Bu arada yazarken farkettim. Oğlum doğduğundan yani 2002’den beri yaptığımız her yurt dışı seyahate bir numara vermiştim. Seyahat güncelerimi kaydettiğim dosya isimleri bu numara ile başlar. Ardından HBDGO gelir. Yani Hayat Bundan Daha Güzel Olamaz. Bunun hikayesi ise Meksika blog yazımda. Ardından ülke ya da ülke grubunu temsil eden bir isim ve son olarak da yıl gelir. Bu dosyanın adı 13 HBDGO Almanya 2012. 

 2012’yi kapatırken yaptığımız bu seyahat, bizim oğlumuzla yaptığımız 13. yurt dışı seyahatiymiş. Uğurlu sayım. Gerçekten de sevgi, dostluk, özen, incelikle sarıp sarmalandığımız bir seyahat. Üstelik de 2013’ü karşılamaya hazırlandığımız bir dönemde. Gerçekten de HBDGO. 🙏


No comments:

Post a Comment