Friday 9 October 2020

İSVİÇRE 🇨🇭 2012

 AVRUPA GEZİSİ 

(İsviçre-Avusturya-Liechtenstein-İtalya-San Marino –Vatican)

23 Ağustos- 2Eylül 2012 

Poyraz’ın 10.yaşgünü

Hayaller Laos, Gerçekler İsviçre.😊

Buraya nasıl mı geldik? Seyahatin ilk adımı, 13 Haziran tarihinde, HSBC’deki birikmiş 500 TL değerindeki puanlarıma 1000 TL avans puan ekleyip, üstüne de 469 TL ödeyerek fitilini ateşlediğim İstanbul -Zürih gidiş, Roma –İstanbul dönüş bileti ile atıldı. 

Bu arada hiç yazmış mıydım, hatırlayamadım. 13, genel inanışın aksine benim uğurlu sayımdır.🧿

Arkan’ın o sıralar odağında seyahat olmadığı için bu gezi haberini pek beklemediğini ama duyunca içinin gideceğini biliyordum. Bu tatilin ana nedeni “Oğlumun ilkokulu bitirmesi ve konservatuarı kazanması nedeniyle ona bir tatil hediyesi “ olarak şekillendi. Eşime de “Babalar Günü”nde söyleyerek ona da sürpriz yapmış oldum. 😊

Seyahatin çatısını kurarken ana taşıyıcı kolonum😊 İtalya’ydı. Oğlumla birlikte bugüne kadar 5 kıtada 32 ülkeyi ziyaret etmiş ama seyahat denince akla ilk gelen ülkelerin başında gelen İtalya’ya gitmemiştik. ( Benim 1999 tarihli Milano ve Venedik’ten ibaret İtalya seyahatimi saymazsak eğer)  

Malum benim “ O kadar yol gitmişken civarda görülebilecek maksimum yer” düsturum sayesinde radarlarımı açınca, baktım ki kapsama alanına İsviçre, Lihtenştayn, kıyısından Avusturya, San Marino ve Vatikan da girmiş. Bu arada Liechtenstein’dan bahsederken bazen böyle İngilizce bazen de Türkçe yani Lihtenştayn şeklinde yazabilirim; kafalar karışmasın; zira klavyenin kendi kafasına göre hareket etmesine her vakit söz geçiremiyorum. 

Öyle mi yapsak böyle mi yapsak diye rotayı inceden inceye çalışınca, seyahatin hareket noktası olarak İsviçre’de karar kıldım. 

Bu seyahatte ayak bastığımız 6 ülkeden 4 tanesi zaten Avrupa’nın en miniklerinden. Dolayısıyla da gezmek kolay ve pratik oldu. 

Seyahat planı gün gün  (yani itenary) şu şekildeydi: 


  1. 🇹🇷 İstanbul - Zürih İSVİÇRE 🇨🇭
  2. Zürih - Triesenberg LİHTENŞTAYN 🇱🇮 - Feldkirch AVUSTURYA 🇦🇹 
  3. Vaduz LİHTENŞTAYN - Heidi Land & Lugano İSVİÇRE 
  4. Lugano İSVİÇRE - Como İTALYA 🇮🇹 
  5. Como - Verona - Venedik 
  6. Venedik İTALYA - San Marino Şehri SAN MARİNO 🇸🇲 
  7. San Marino - Floransa İTALYA 🇮🇹 
  8. Floransa 
  9. Roma 
  10. Vatikan VATİKAN 🇻🇦 
  11. Roma İTALYA - İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 


Bu, Avrupa’nın ve Dünyanın en küçüklerinden ama boyutunun aksine etkisi büyük ülkesine doğru yola koyulmadan, biraz malumat edinelim. 😊


KISACA İSVİÇRE 

Nerede

İsviçre; Avrupa’nın kalbinde yer alan, cüssesi küçük ama gücü büyük bir ülke. Kuzeyinde Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda Avusturya ve Lihtenştayn ile komşu. 

Yüzölçümü ve Nüfus: 

İsviçre, memleketimizle kıyasladığımızda sadece %5’i kadar bir toprağa sahip. Nüfusu ise kabaca %10’u ölçüsünde. 

Başkent:

İşin ilginç tarafı İsviçre’nin aslında bir başkenti yok. Bununla birlikte “Aaaaa hiç başkent olmadan olur mu” diyenler olursa onları üzmeyelim cinsinden bir başkenti var; o da Bern şehri. 

Yönetim Şekli:

Bizim gibi bir ülkenin vatandaşlarına oldukça karışık gelecek bir yönetim şekli var. İsviçre, çok partili demokratik bir sisteme sahip. Konfederal bir yapısı var ve bunu oluşturan 26 kantonun her birinin ayrı anayasası, kanunları, hükümeti, parlementosu bulunuyor.

Ülke, dünyada doğrudan demokrasi ile yönetilen tek ülke. 

Dil:

İşte bu kısım çok özel. Hani “Bir dil bir insan iki dil iki insan” diye bir söz vardır ya işte bu açıdan 8.5 milyonluk bu ülkeyi aslında 34 milyon olarak hesap edebiliriz.😊 Zira ülkenin Almanca, Fransızca, İtalyanca ve belki de çoğunuzun bugüne kadar pek bilmediği Romansh yani Romanca adında tam 4 resmî dili var. Romanya’nın dili ile karıştırmayın. O Romence. 

Din:

Ülkenin remi olarak bir din deklarasyonu yok. Yine de nüfusun çoğunluğu Katolik, ardından Protestanlar geliyor. 

Para:

CHF olarak bilinen İsviçre Frangı’nın bu yazıyı hazırladığım Ekim 2020 itibariyle TL karşılığı 8.40 TL civarı. Oysa seyahat yılımız olan 2012’de 1 CHF yaklaşık 2 TL’ymiş. 

Laf paradan açılmışken o dönemde Euro kurunun da yaklaşık 2.40 TL sularında seyrettiğini belirteyim. Ekim 2020 itibariyle ise 9 TL’yı ve haddini epey aşmış durumda. 

Vize:

İsviçre, AB üyesi olmamakla birlikte Shengen vizesi sahipleri ülkeye bu vizeyle giriş yapabiliyor. Gerçi şu anda pandemi nedeniyle her ülke konsolosluğunun farklı uygulamaları olabilir. Seyahat tarihimizdeki uygulama bu şekildeydi. 

Kısa Tarihçe:

Bugünkü anlamıyla İsviçre devleti 1848 yılında kurulur. Devletin temelini oluşturan konfederasyonun kuruluş mazisi ise 13. yüzyıla kadar uzanır. Roma Germen ve Habsburg hanedanına karşı güç birliği yapmak için birleşen 3 kanton sayesinde federasyonun ilk tohumları atılır. 1847’de Katolik ve Protestan kantonlar arasında yaşanan çarpışmalar, günümüzde barışla çağrışan bu ülkenin yaşadığı son kaotik durum olarak tarihe geçer. 

Nesi Ünlü?

Bu kadar küçük ülkenin ünü dünyaya yayılmış öyle çok şeyi var ki!

🇨🇭Bir kere bayrağı ünlü. Bir kere insanda ülke değil de Kızıl Haç duygusu uyandırıyor... Sonuçta kırmızı fon içinde bir artı işareti, ülke vatandaşları için de o bayrağı görenler için de pozitifliğin simgesi. 😊

Ayrıca bayrak, diğer bayrakların aksine dikdörtgen değil kare. Adamlar her şekilde dört köşe mübarek😊

Ayrıca bu kadar zenginliğe rağmen AB üyesi değil ve olmayı da istemiyor. Zaten bağımsızlığı ülkenin alamet-i farikası.

Ülkenin ünlü o kadar çok ürünü var ki! Çikolatası, peyniri, saatleri, çakısı... Kahveyi icat etmeseler de hazır kahveyi icat ettiler. Bakınız Nescafe.

Ayrıca çocukluğumuzun meşhur çizgi filmi Heidi, İsviçre Alplerinde geçer. Alp demişken kayak, kayak tatili de meşhur turizm atraksiyonlarından birisi. Bu minicik ülkede; 3000 metre üzeri 208, 4000 metre üzeri 24 dağ var. 

Dağ dedik de ülkenin gölleri de meşhur. İsviçre, denizi olmayan yani landlocked bir ülke ama gölleri bu açığı fazlasıyla kapatıyor. 

En son 1847 yılında karışıklık yaşamış olan ülke, barış içinde geçen onca yıl boyunca tüm enerjisini icat çıkarmaya harcamış. Ülkenin 25 Nobel Ödülü var. Avrupa’nın en iyi matematikçileri bu ülkede. Eğitim seviyesi çok yüksek. Ülkedeki en yüksek gelir grubu mesleklerinin başında öğretmenlik geliyor desem zaten sonuca şaşırmazsınız. 

Artık yola çıkabiliriz. Bundan sonra günlük notlarıma emanetsiniz. 

SEYAHAT GÜNLÜĞÜ

23 Ağustos Perşembe 

İstanbul - Zürih

Bugün seyahatimizin ilk günü. Uçuşumuz saat 20:00’de. Üçümüzün uçak bileti 2.000 TL. Neredeyse 3/4’ünü kredi kartı puan ve avansından karşıladık.  

Vakitlice havaalanına vardık ve HSBC Lounge’ın keyfini dibine kadar çıkardık. 

Saat 22:00’de Zürih’teydik. Çıkış işlemleri ve trenle otelimize ulaşmamız neredeyse geceyarısına vardı. Havaalanından şehir merkezine ulaşım için en makul seçeneğin tren olduğunu öğrenmiştik. Üçümüz için aldığımız tren bileti için 17 Euro karşılığı döviz bozdurunca Allah’ın dağına göre kar verdiği bir ülkeye adım attığımızı dakikasında iliklerimizde hissettik ve ürperdik.☹️ Allahtan ülke küçük, yoksa gezmek tuzlunun da tuzlusu olurdu. 


Oteli çok kolay bulduk. Yeri çok güzel. Odamız ve banyomuz da çok güzel.

İsmi de pek kalantor: Hotel Senator

Kredi kartımıza otel ücreti olarak yansıyan rakam 332.50 TL oldu. Bu rakam 3 kişi için 1 gecelik fiyat ve kahvaltı dahil değil. İsviçrelilerin sözlüğünde “ucuz” anlamına gelen bir sözcük bile olmayabilir. 😊

24 Ağustos Cuma

Zürih - Lihtenştayn

Odamızın balkonunda, HSBC sponsorluğunda kahvaltımızı yaptık.



Ardından yaz yağmuru eşliğinde Zürih’i gezdik. 

Şehir çok huzurlu. Poyraz özellikle bayıldı. 



Migros Genel Müdürlüğü’ne rastlayınca kendimizi memlekette zannettik. Meğerse biz Migros’u hep öz be öz Türk markası sanmışız. 

Hemen ilk fırsatta ayakbastı hatırası pozumuzu da çektik. 



Sanki dev bir parkın içinde geziyoruz. Nehir kıyısı boyunca yürüdük. Kuğular süzülüyor; buranın bir şehir merkezi olduğunu düşünemeyeceğimiz sakinlikte. 




Mağazalar şık, vitrinler çok rafine bir zevkle tasarlanmış. 







Yağmur gün boyunca sürdü, usul usul, tam yaza yaraşır bir tempoda.



Saat 16:30 gibi Avis’ten kiralık aracımızı alıp Liechtenstein yollarına koyulduk. Bugünün kalanında ne olup bittiği bir sonraki haftanın Lihtenştayn ve akabinde Avusturya Blog yazısında.

25 Ağustos Cumartesi 

Lihtenştayn - Heidi’nin Dağları - Lugano 

Bugünün nasıl başladığı ve geliştiğinin hikayesi bir sonraki haftanın Lihtenştayn Blog yazısında.


Mikro bir ülkede başlayan bir günün ardından mikronun makrosu😊 İsviçre’ye geri dönüyoruz.



Hedefimiz olan Heidi’nin dağlarına doğru yola çıktık. Çok heyecan verici. 



Çocukluğumuzun efsane çizgi filmine ilham veren dağlarda olmak benim gibi köyde doğup büyümüş birisi için dahi merak uyandırıyor. 


Etrafta inekler, keçiler. 



Çizgi filmden hatırlıyorum. Heidi’nin büyükannesi, dişleri nedeniyle ısırması yumuşak, ebadı minicik, şekli dairesel olan ekmekleri seviyor ama yaşadıkları yerde bunlardan pek bulunmuyordu. Bu nedenle de Heidi, Klara ile yaşadığı süre boyunca her gün yemek masasından kalkarken gizlice hep o ekmeklerden alıp dolabına saklıyordu. İsviçre’ye gelir gelmez o ekmekleri görmüş ve aklıma da hemen Heidi gelmişti. 


Bir de Büyükbabanın kızarttığı peynirler zihnimde yer etmiş. Köyümde peynir kızartma huyu yoktu, merak ederdim bu kızartılan peynirleri. İstanbul’a gelip oralarda hellim peynirini keşfettikten sonra, her peynir kızartışımda aklıma hep büyükbaba ve Heidi gelirdi. 



Akşam Lugano’dayız. Arabamızı teslim ederken heyecan yaşadık. Zira bizim teslim saatimizde ofis zaten tatilmiş. Anahtarı ne yapacağımızı uzun süre bilemedik. Meğerse çalışma saati teslim edilen araçların anahtarlarını bırakmak için kumbara gibi bir yer ayarlamışlar. İlk defa başımıza geldiği için biraz tereddüt ettik. O delikten anahtarları atsak mı atmasak mı diye biraz bekledik, düşündük, sonunda “adamlar bunu tarif etmiş” diyerek bırakıverdik.  

Otelimiz Hostel Lugano çok güzel ve sıcak. Gecelik fiyatı kahvaltı dahil 3 kişi için 335 TL. Resepsiyon çok cana yakın. ( O tarihten beri hala aralıksız kutlama mesajları gönderirler. ) 



Akşam bir güzel gezdik ki! Tabii ki yine yağmur eşliğinde. Geldiğimizden beri hep bir yağmur hep bir yağmur. 




Akşam yemeği için malum Dünyanın tüm Mc’leri koleksiyonumuz😊 kapsamında akşam yemeğimizi Mc Donalds Lugano Şubesi’ne ayırdık. 🥰 3 kişi yemek için 66 TL verdik. Restoranın yeri tam sahile kıyı bir yol üzerinde. Gecenin yavaşça göğü kaplayan laciverti altında habire tatlı tatlı yağan bir yağmur ve karşımızda göl manzarasını izlemek çok hoşumuza gitti. Bu Mc şubesinde bugüne kadar görmediğimiz bir uygulama var. Restoranın ayrı bir kısmı pastane gibi. ( Bu uygulama artık bir çok Mc Donalds ve Burger King şubesinde var.) 



Bu
yerleşim düzeni mekana sıcaklık vermiş. Oturmak hoşumuza gidince yemeğin ardından bu sefer de pastane kısmından 33 TL verip kahve ve tatlı aldık. Tatlı yiyip tatlı tatlı muhabbetimize devam ettik. 

26 Ağustos Pazar

Lugano İSVİÇRE - Como İTALYA

Kahvaltının ardından güzel bir havuz keyfi yaptık. Otelin çok nostaljik bir havası var. Eski Türk filmlerinin olduğu dönemlerin İsviçre’sinden kalmış gibi. 



İlk iş olarak İtalya Como’ya tren biletimizi aldık.

Ardından hazır yağış yok, etraf günlük güneşlik, yerler kuruyken Lugano’yu bir tur daha gezdik. Pedallı bot kiraladık.




Como’ya trenle gitmek sadece yarım saat. Bir ülkeden diğerine geçmenin sadece 30 dakika olması ne olağanüstü. 

Ülke küçük olunca onu gezmesi de komşu ülkeye geçmesi de pratik. İsviçre her haliyle insanı yormayan bir ülke. Tek yorduğu yer bütçe.

23 Ağustos’ta İsviçre’de başlayıp 2 Eylül’de İtalya’da noktalanan seyahatimizin sonunda, günlüğüme aynen şöyle yazmışım:

Bu seyahat, bugüne kadar yaptığımız seyahatlerle kıyaslandığında oldukça maliyetli sayılır. Yine de bu süre zarfında kapsanan ülke ve şehir sayısını baz alınca, paranın hakkının verildiği, gönlümüzce gezdiğimiz, tam tadında bir Avrupa seyahati olarak hafızamızda yer edecek. 

Özellikle. bisiklet kiraladığımız Como ve Floransa, piyangodan çıkar gibi tamamen tesadüf eseri yolumuzu düşürüp gezdiğimiz Verona, Como’daki pansiyonumuzun güzelliği, Venedik’te pansiyon odası beklerken bize sunulan dairenin zarafeti... pizzalar, makarnalar, şaraplar, küçük ülkeler, Heidi, Tanrı’nın Eli... Hepsi de hafızamızın unutulmazlardı arasına girdi. Ödediğimiz paraya değen, oğluma çok güzel bir doğumgünü yaşattığımız bir seyahat oldu.  

Tüm seyahat boyunca İsviçre’de 3 ( Zürih, Lugano, Heidiland), Avusturya’da 1 ( Feldkirsh) , Lihtenştayn’da 2 ( Triesenberg ve Vaduz), San Marino ve Vatican’da 1, İtalya ‘da 5 şehir (Como, Verona, Venedik, Foransa ve Roma), toplamda 13 şehir gezmiş olduk. (Bakın yine 13)

İSVİÇRE’YE VEDA

Dünyanın en refah ülkelerinin başında gelen İsviçre’de geçirdiğimiz süre zarfında biz de bir tür jet sosyete hayatı😊 yaşadık diyebilirim. 


Örneğin bir gün öğle yemeğini Zürih’te, akşam yemeğini Avusturya’nın Feldkirch şehrinde bir kalede, ertesi gün kahvaltımızı Lihtenştayn’da bulutların üzerinde bir manzara eşliğinde yedik. Öğle yemeğinde ise Tekrar İsviçre’de, Heidi’nin dağlarındaydık. Dile kolay. 3 öğün, 3 ülke. 🥘 😊




No comments:

Post a Comment