Monday 21 June 2021

GAGAVUZYA 2014

Her seyahatimde, havaalanında beklerken bilgilendirme panosundaki şehirleri okurum. Hangilerini görme şansım oldu, geride daha nereleri var, gözden geçiririm. Genelde gitmesem de görmesem de dünyadaki şehirleri bilirim. Bilmediğim şehir ismi olması pek vaki değildir. Meğerse Kişinev’i bilmiyormuşum. Moldova’nın başkentiymiş. Küçücük ülke, bizim de zamanımız kıt zaten. 2014 Kurban Bayramı’nda arife cuma gününe denk gelince elde var sadece 5 gün. Moldova’ya yeter ve hatta Odessa, yani Ukrayna’ya da uğrarız diyorum. Derken Moldova paketinin içinden Gagavuzya ve Transdinyester çıkıyor. Hediyeli ülke. 

Aynı yıl Şubat ayında yine tesadüf eseri Kırım’a, başkent Simferapol’e gitmiştim. Bir Eskişehirli için Kırım, tarihi bağı olan bir bölge. Hatta bizim de geçmişte Kırım’dan göç ettiğimiz söylenir. Kırım’a gittiğimde, içinde Türk tarihi bulunan bir coğrafyada olmanın ne kadar hoş olduğunu bir kez daha deneyimlemiş ve  “Bundan sonra Azerbaycan ve Türki Cumhuriyetler’e gitmeliyim.” diye de iç geçirmiştim. 

Kısmet, hiç aklımda olmayan Moldova’yaymış. Bileti alıp plan yapmaya başladığımda ancak jeton düştü. Gagavuz Türkleri (Gagauz Yeri, İngilizcesi Gagauzia) o ülkedeydi. Bu nedenle Moldova seyahatinin sürprizli ve duygu yüklü bir parçasını oluşturur Gagavuzya. 

2014 Kurban Bayramı tatilini fırsat bilip yaptığımız seyahat, İstanbul’u da hesaba katarsak 5 günde, 5 ülkeye dağılan 5 şehir arasında geçti. Üstelik de usul usul, tatlı tatlı gezilen bir akış içindeydi tüm yolculuk. İşte seyahat planımız:

🌍Itenary ( 2014 Kurban Bayramı Tatili)

3 Ekim Cuma İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 -Kişinev MOLDOVA 🇲🇩 

4 Ekim Cumartesi Kişinev MOLDOVA 🇲🇩 - Komrat GAGAVUZYA 

5 Ekim Pazar Komrat GAGAVUZYA - Tiraspol TRANSDİNYESTER 

6 Ekim Pazartesi Tiraspol TRANSDİNYESTER- Kişinev MOLDOVA-

                                Odessa UKRAYNA 🇺🇦 

7 Ekim Salı Odessa UKRAYNA 🇺🇦 - İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 

🌍

Moldova seyahatini bir önceki blog yazımda anlattım. Şimdi sırada GAGAVUZYA var. Oradan da yolumuz TRANSDİNYESTER’e ulaşacak. Seyahat günlüğüme geçmeden önce Gagavuzya’yı biraz tanıyalım. 

KISACA GAGAVUZYA 

Nerede

Moldova’nın içinde yer alan otonom bir cumhuriyettir.

Yüzölçümü ve Nüfus: 

Internetteki araştırmamda yüzölçümü bilgisine ulaşamadım. Diğer taraftan Moldova’nın içinde Gagavuzya ve Transdinyester dahil Konya’dan bile küçük bir alan kapladığını düşünürsek, Gagavuzya’nın da hap kadar bir yer olduğunu söyleyebilirim. 

Nüfusu ise 150.000 bile değil.    

Başkent:

Komrat. (İngilizce Comrat) 

Yönetim Şekli:

Moldova içinde otonom yapıya sahip özerk bir bölge.

T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın Moldova ile ilgili sayfasında bakın Gagavuzya için ne deniyor:

Moldova’nın “Gagauz Özerk Yeri” bölgesinde yaşayan soydaşlarımız Gagauzlar, Moldova’yla ilişkilerimizde özel bir bağ oluşturmaktadır. Gagauz Yeri’nin Başkanlığını, 30 Haziran 2019 tarihinde gerçekleştirilen seçimleri yeniden kazanan İrina Vlah yürütmektedir. 

Ülkemiz, Gagauz Yeri’nin Moldova’nın toprak bütünlüğü içinde, sahip olduğu özerkliği muhafaza etmesinden yanadır. Gagauz Yeri’nin sosyo-ekonomik durumunun güçlendirilmesi amacıyla ülkemiz tarafından başta TİKA eliyle olmak üzere çok sayıda proje gerçekleştirilmiştir. 

Dil:

Türkçe. Tabii ki Rusça da konuşuluyor. 

Din:

Gagavuzya, malumunuz Türkçe konuşulan bir bölge. Burayı farklı kılan ise bu Türklerin Müslüman değil Hıristiyan olması, Ortodoks Hıristiyan. 

Para:

Gagavuzya’da da Moldova Leyi’si kullanılıyor. 

Para birimi yabancı kaynaklarda bazen leu bazen de lei olarak geçiyor. 

MDL olarak gösterilen 1 Moldova Leyi’nin TL karşılığı 0,48 TL. Yani kabaca 2 MDL 1 TL ediyor. (İngilizcede Leu olarak geçiyor) 

1 USD şu anda 17.62 MDL. Seyahat tarihimizde ise 1USD 14,68 MDL’ymiş. Vize:

Moldova’ya vizesiz giriliyor. Aynı şekilde Gagavuzya’ya da. 

Kısa Tarihçe:

2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın Gagavuzya’ya yaptığı gezi nedeniyle Sözcü gazetesinde yer alan haberden alıntı yapıyorum:

Şu an yaklaşık 250 bin Gagavuz, eski SSCB topraklarında yerleşiktir. Büyük bir kısmı Moldova güneyindeki Bucak yöresinde yaşamaktadır. Gagavuz köyleri Ukrayna’daki Odesa ve Zaporojye illerinde, Romanya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kabardey’da yer almaktadır. Moldova’da “Gagavuz Cumhuriyeti” dışında, Kişinev’de 8.000, Bender’de 1.600 ve Dinyester nehrinin kuzey yakasında 3.300, Balkanlar’daki Bulgaristan ve Yunanistan’da yaklaşık 20 bin Gagavuz yaşamaktadır.

Gagavuzlar Ortodoks Hıristiyan kökenli etnik Türklerdir. Bizans yazılı kaynaklarında Oğuzlar 11. yüzyılda Tuna nehrini geçip Balkanlardaki Makedonya, Paristrione, Yunanistan ve Bulgaristan’da yerleşen göçebe boyları olarak kaydedilmiştir.

11. yüzyılda Balkanlara göç eden Gagavuzlar Ortodoks Hristiyanlığını kabul etmişler ve daha sonra Osmanlı yönetimi altında kalmışlardır. 18. ve 19. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagavuzlar, 1750-1846 yılları arasında Tuna nehri üzerinden Rusya’ya göç etmişler ve Tuna bölgelerine (1769-1791) ve Besarabya’ya (1801-1812) yerleşmişlerdir. Moldova’da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hıristiyan Gagavuz halkının bir bölümü 19. yüzyılın başında Türk – Rus savaşları sırasında Bulgaristan’dan Moldova’ya gelmiş ve 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus, Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır.

Çok sayıda tarihçi, etnograf ve dil uzmanları 13. yüzyılda Dobruca topraklarında idari merkezi Korbuna şehri olan “Dobruca Prensliği” veya “Uzi Eyalet” adı altında kurularak iki yüzyıldan fazla yaşamış devlete sahip olan Gagavuzları Türk Dünyası’nın en orijinal halklarından biri olarak kabul etmektedirler.

Köylülerin ayaklanması sonunda Komrat Cumhuriyeti’nin ilan edildiği 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlığın dışında Gagavuz halkı, Rusya İmparatorluğu, Romanya, Almanya (II. Dünya Savaşı döneminde) ve Sovyetler Birliği’nin egemenliği altında kalmıştır.

Sovyetler Birliği’nde demokrasiye yönelik değişikliklerinin başlatıldığı 1980’lerin sonunda Gagavuz aydınları çevresinde yer alan millî bilinç yayılmaya başlamış olup Gagavuzların kültür ve ekonomik sorunlarının mevcudiyetini ileriye sürme imkânı ortaya çıkmıştır. Gagavuz aydınlarının faal üyeleri, diğer etnik azınlıklarının gayretlerini de birleştirip 1988 yılında “Gagavuz Halkı Hareketi”ni kurmuşlardır.

1989 Mayıs ayında ilk kongresini yapan “Gagavuz Halkı” adlı hareket, güney Moldova’da başkenti Komrat olmak üzere kurulacak özerk Gagavuz Cumhuriyeti’nin kendi kültürel ve ekonomik işlerini büyük ölçüde kontrol etmekle birlikte, yine Moldova’ya bağlı özerk bir yönetim talebiyle ilk önemli çıkışını yapmıştır.

Moldova’nın Gagavuzlar’a verdiği otonom yapı, Sovyetler’in dağılmasının ardından barışçıl yolla çözümlenen ilk ve tek etnik sorun olarak kayda geçer. 

Nesi Ünlü?

Bir Türk için tabii ki Türk soyundan olması ve Hıristiyanlığı nedeniyle de farklılaşması. Gerçekten de bu açıdan çok ilginç bir yer Gagavuzya

🌍

✍️ SEYAHAT GÜNLÜĞÜ 

4 Ekim 2014 Cumartesi

Kişinev MOLDOVA -Komrat GAGAVUZYA 

Kişinev’de güne önce nefis bir kahvaltı ile başladık.

Ardından da ülkenin en meşhur ihraç ürünlerinden olan şaraba adanan ve yılda bir yapılan festivalinin açılış günü kutlamalarına katıldık. Çok şanslıyız. Tamamen tesadüf. Festivali bilmeyi bırakın, şarabının ününü dahi duymamıştım. 

Şarap tadımları arasında geçen renkli bir festival sabahının ardından otelimize döndük ve eşyalarımızı toparlayıp Gagavuzya'ya doğru yola çıktık. 


🚗 Gagavuzya’ya Yolculuk

Kişinev ile Gagavuzya’nın başkenti Komrat arası yaklaşık 100 km. Fotoğraf molalarımızda birlikte yol yaklaşık 2 saat sürdü. 

Yol boyunca sonbaharın renkleri çok güzel. Doğa; sarı, kırmızı ve yeşil renk cümbüşü içinde. Yol kenarlarında ve birçok kırsal evin bahçesinde kimi çok estetik kimi ise çok sıradan hazırlanan dua evleri ve dekoratif yerleştirmeler var. Çoğunun yanında da İsa ya da kutsal kişilerden birinin heykeli. Yol kenarındaki bu tür heykellerin çoğunun yanında da yine koyun ya da kuzu var ve çoğu da çok estetik. Buna benzer dua ve adak köşelerine Yunanistan, Sakız Adası’na gittimizde de rastladığımızı hatırlıyorum. Orada da şahane kilise minyatürleri vardı. İnsanda çok gösterişli bir kuş evi duygusu uyandırıyordu onlar da. Yunanlıların da Ortodoks olduğunu düşünürsek, bu ortak bir gelenek demek ki! 

Ahşap evlerin çoğunda çatının tepe noktasında yine ahşaptan oyma süsler var, tıpkı kral tacı gibi. Kimi kuş formunda kim ise estetik bir motif. 

Moldova tepelerle dolu. Yüksekliği az olan binlerce tepecikten oluşuyor ve eğim çok fazla olmadığı için de tarım arazisi olarak kullanılabiliyor.

Etraf doğal olarak çok sayıda üzüm bağlarıyla dolu. Ardından mısırlar dikkat çekiyor ve sürülmüş bir sürü tarla. 

Bir de otobüs durakları. Pek çoğu mozaik kaplanmış, şehir ya da kırsal farketmiyor. Bazıları kiliseler gibi o kadar çok işçilik barındırıyor, o kadar güzel motif ya da portrelere sahipti ki insan şaşırıyor.

Gagavuzya’ya girdiğimizi nasıl anlarız diyorduk ki yanıt karşımıza çıktı. (Şu günümüzde moda olan şehir isimlerini yazma işini daha o vakitte Gagavuzya yapmış bile.)  Dev bir yazı bizi karşıladı. 

Gagavuzya 

Komrat Dolayı


Biz de hemen arabadan inip hatıra fotoğrafı çektik. 

Kentin girişinde emin olmak için yol sorduğumuz kişiye haliyle soruyu refleks olarak İngilizce yöneltince bizi anlamadı. Rusça biliyor musunuz demeye çalıştı önce. Biz hayır anlamında kafa sallayınca ardından da Türkçe olarak “Türkçe biliyor musunuz?” deyince😁 doğru yere geldiğimizi anladık. İnsanın yurt dışında kendi dilini duyması adeta hazine bulmak gibi, ne kadar rahatlatıcı bir duygu, tam bir nimet. Anlaşılmaktan daha güzel ne var ki zaten. Lafın devamını Türkçe getirmenin güzelliği ile sorduk sorumuzu. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince koca bir gülümseme ile hoşgeldinimizi aldık. Gerçekten de muhteşem bir duygu bu. Dil, insanların arasındaki uzağı yakın ediyor. 

Şehrin içindeki yazıları, sanki aylar, yıllardır memleketten uzağız da Türkçeye hasret kalmışız gibi okuyoruz. Lehçe farklılığı var tabii ki. Gerçi tıpkı Azeri’lerinki gibi daha sade ve içten ifadeler bunlar. Örneğin,

Komrat Gagavuzya'nın En Baş Kasabasıdır. 🥰

Belediye Binası gibi gözüken daha doğrusu resmî bir bina olduğu belli bir yapının girişinde de şu yazıyordu: 

Komrat Halk Topluşu Bakanlık Komiteti

Bizi Kişinev'den buraya taşıyan yol, devamı olarak şehrin merkezine ulaştığımızda Lenin Caddesi adını alıyor. 

🏨 Otelimiz Altın Palace, 204 E numaralı adreste. Otel resepsiyonunda “5 yıldız” yazan bu komik otel, yoldan bakınca 2 katlı sade bir bina aslında. Kot farkı nedeniyle 4 kat olarak kullanılıyor.

İçinde gym, sauna, havuz ve bar var. Bizi karşılayan vale Türkçe konuşuyor. 3 kişilik odamız Disney tadında bir dekora sahip. 202 no.lu odamız çok güzel. Fiyatı 3 kişi 900 Lei, kahvaltı hariç. 


💒 Odamıza yerleşip şehir merkezine -ki zaten oradayız- yürüdük. Kilisenin civarı zaten şehir merkezi ve ortalık gelin arabası dolu. Bizdeki gibi konvoy oluşturuluyor ve klakson çalınıyor. 

👰 🤵📸 Kilisenin yanındaki parka nişanlılar ve evlenenler fotoğraf çektirmeye geliyor. 



🥘 Parkın içindeki kafede yemek yedik. Garsonumuz Alessa da Türkçe konuşuyor. Çok güzel bir tavuklu pizza, borç çorbası ve çoban salata söyledik. Ardından da çay ve o yöreye özgü 10 katlı yoğurtlu bir pasta. Yaklaşık 149 Lei hesap geldi. 10 Lei'de Alessa'ya bahşiş bıraktım. Hava o kadar güzel ve etraf o kadar huzurlu ki bayıldık. 

Sokakları dolaşırken bazı tanıdıklara da rastladık:)

Hava, huzur, oda... Her şey bu kadar güzelken bir de TV’de Türk kanalı ve hatta özellikle Kanal D’yi bulup Cumartesi akşamları alışkanlığımız Güllerin Savaşı'nı izlersek 10 numara olur diyordum ki bulduk ve izledik. İşte Altın Palace şimdi 10 numara 5 yıldız 🌟 oldu. 👍

Bu arada bugün bayram. Sabah annem ve babam ile konuşmuştuk, Kişinev'de. Babanniş ile de buradan konuştuk. 

5 Ekim 2014 Pazar

Komrat GAGAVUZYA -Tiraspol TRANSDİNYESTER 

🍳 Bayram kahvaltısı 

Kahvaltımızı etmek için bara geçtik. Dün tanıştığımız vale görevlisi ve evvelinde Türkiye'de çalışmış çok tatlı bir çalışan bize kahvaltı hazırlayıp, aynı zamanda da yarenlik ettiler. Normalde kahvaltıda fincanlar kullanılırken “Siz seversiniz” diyerek bize mutfaktan ince belli bardaklar eşliğinde çay servisi yaptılar. Bina değil ama servis ve insanlık 5 yıldız. O resepsiyonda yazılı 5 yıldız ifadesi ile mübalağa etmedikleri her fırsatta karşımıza çıkıyor. 🙏 


Üzerine yoğurt dökülen lor peynirli çok güzel bir ev böreği de tattık. Kızarmış ekmekler, ballar, tereyağlar, peynirler, börekler eşliğinde ve Türkçe sohbet ederek çok sıra dışı ve olağanüstü güzel bir bayram kahvaltısı ettik sayelerinde. Kahvaltı 165 Lei tuttu.

Valenin annesi çalışmaya Moskova'ya gittiği için 16 yıl babaannesiyle kaldığını duymak içimi burktu. Bu ülkedeki sayısız çocuk, anneleri uzak ülkelerde başka çocukları büyütürken kendileri annesiz büyüdüler. Oradaki teyze de iki kızını okutabilmek için yıllarca Türkiye’de çalışmış. Kızlardan biri şimdi muhasebeci olarak Kişinev'de çalışıyor, diğeri ise bulabildiği tek iş olarak Moskova’da barmenlik yapıyormuş. Ne acı! O çocuk annesini yıllarca barmen olabilmek için mi göremedi?

Bu; acı, tatlı, ekşi duygular içinde yoğrulduğumuz Gagauz Yeri, Türk Eli’nden bir bayram sabahı ayrılıyoruz. Dünden beri ruhumuzda kaç çeşit duygu dolaştı, haddi hesabı yok. 

Kahvaltının ardından Transdinyester, başkent Tiraspol için yola koyulduk. Kimse tanımasa da biz bu seyahatimizde onları tanıyıp, bilmek, görmek istiyoruz. Bakalım halleri niceymiş.

TRANSDİNYESTER seyahatimiz, bir sonraki BLOG yazısında. 

Yollarda ve yazılarda buluşmak üzere 👋


No comments:

Post a Comment