Friday 2 July 2021

TRANSDİNYESTER 2014

 

Transdinyester de nereden çıktı? 

Eğer bu bloğu açıp rastgele dolaşırken isim dikkatinizi çekti diye buraya geldiyseniz, aklınıza ilk olarak bu soru gelebilir. 

Yok, eğer geçmişten günümüze akış içinde baktıysanız, meselenin başı olarak Moldova’yı görmüş olabilirsiniz. Değilse de eğer, hikayenin başı orası.

Başka bir seyahatimde, havaalanında beklerken gayri ihtiyari bir şekilde bilgilendirme panosunda gördüğüm Kişinev şehrinin neresi olduğunu kendime sormam ile fitil ateşlendi. Moldova’nın başkenti olan Kişinev’in peşi sıra da hiç hesapta olmayan iki bölge/ülke pakete dahil oluverdi.

Moldova açılışını yaparken de bahsetmiştim. Moldova’ya gitmeye karar verdikten sonra söz konusu ülkenin aslında bir tür matruşka olduğunu farkettim. Nedeni ise otonom cumhuriyet Gagavuzya (Gagauz Yeri, İngilizcesi Gagauzia) ile, dünyanın tanımadığı ama kendine ait pasaportu, parası olan, tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş komünist Transdinyester’i ( İngilizcesi Transnistria) içinde barındırmasıydı. 

Bundan 2 önceki blog yazısında Moldova’yı anlattım.

Ardından Gagavuzya’yı. 

Şimdi sıra Transdinyester’de.

Aşağıdaki paragrafı TV/radyo program açılış jeneriği gibi üçüncü kez tekrarlıyorum. Artık kusuruma bakmayın. Sonuç olarak, seyahat akışının bütünlüğünü görmek lazım. Hiçbir şey havada kalmasın, taşlar yerli yerine otursun.

2014 Kurban Bayramı tatilini fırsat bilip yaptığımız seyahat, İstanbul’u da hesaba katarsak 5 günde, 5 ülkeye dağılan 5 şehir arasında geçti. Üstelik de usul usul, tatlı tatlı gezilen bir akış içindeydi tüm yolculuk. İşte seyahat planımız:

🌍Itenary ( 2014 Kurban Bayramı Tatili)

3 Ekim Cuma İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 -Kişinev MOLDOVA 🇲🇩 

4 Ekim Cumartesi Kişinev MOLDOVA 🇲🇩 - Komrat GAGAVUZYA 

5 Ekim Pazar Komrat GAGAVUZYA - Tiraspol TRANSDİNYESTER 

6 Ekim Pazartesi Tiraspol TRANSDİNYESTER- Kişinev MOLDOVA-

                                Odessa UKRAYNA 🇺🇦 

7 Ekim Salı Odessa UKRAYNA 🇺🇦 - İstanbul TÜRKİYE 🇹🇷 

🌍

Kimse varlığını tanımasa da bu kadar yol gelmişken Transdinyester ile tanışmak, bilmek, görmek istiyoruz. Bakalım niceymiş halleri.

Seyahat günlüğüme geçmeden önce Transdinyester’i biraz tanıyalım. 

KISACA TRANSDİNYESTER 

Nerede

Moldova’nın Dinyester Irmağı ile Ukrayna sınırı arasında kalan bölge Transdinyester toprağı.

Yüzölçümü ve Nüfus: 

4.163 kilometrekare. Gözünüzde canlanması için tam da Bilecik ilimiz kadar diyebilirim,

Moldova ise ( Gagavuzya ve Transdinyester dahil) 33.846 kilometrekare. Yani içindeki biri resmî otonom, diğeri ise tanınmayan ama buna rağmen bağımsızlığını ilan etmiş iki ülke ile birlikte Konya’dan bile daha küçük. 

Transdinyester’in nüfusu ise 500.000’in altında. 

Başkent:

Tiraspol. 

İsim, şehir oynarken size T harfinde avantaj sağlayacak bir ülke. Gerçi Kişinev ile Moldova, Komrat ile Gagavuzya da aynı imkanı sağlıyor. Her biri de dünyada tahminimce az sayıda kişinin bildiği, bilgi yarışmalarında kader anı olabilecek soru adayları arasında. 

Yönetim Şekli:

Transdinyester, her ne kadar uluslararası arenada tanınmasa da bağımsızlığını ilan etmiş, yarı başkanlık sisteminde yönetime sahip bir ülke ve komünist eğilim içinde. Hatta bu nedenle, iki kırmızı şerit arasında 1 yeşil hattan oluşan bayrağının sol üst köşesinde orak, çekiç ve yıldız simgesi bulunur. 

T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın Moldova ile ilgili sayfasında bakın Moldova ve Transdinyester için ne deniyor:

Moldova Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 27 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Ülkemiz, Moldova’nın bağımsızlığını 16 Aralık 1991 tarihinde tanımış, Moldova’yla diplomatik ilişkilerimiz 3 Şubat 1992 tarihinde tesis edilmiştir...

Moldova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra, Dinyester nehrinin doğu kıyısında bulunan Transdinyester bölgesi, tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Transdinyester sorununun çözümüne yönelik olarak AGİT şemsiyesi altında “5+2” (Moldova, TD, Ukrayna, RF, AGİT + AB ve ABD) formatında müzakereler sürdürülmektedir. Ülkemiz Transdinyester konusunun Moldova’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde çözümlenmesini, soruna adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını teminen müzakere sürecinin devamını desteklemektedir.

Dil:

Ülke halkı neredeyse kardeş payı ölçüsünde (1/3) Moldovalı, Rus ve Ukraynalı’lardan oluşur. Haliyle de üç resmî dili var.

Din:

Ülke nüfusunun tamamına yakını Doğu Ortodoksluğuna bağlı. 

Para:

PRB olarak kısaltılan Transdinyester rublesi. 

RB rubledir de P nereden çıktı diyenler için... Ülke için araştırma yaptığımda İngilizce kaynaklarda genelde “Pridnestrovian Moldovan Republic” adı geçtiğini farkettim. Dolayısıyla P’nin kaynağı burası olmalı diye tahmin ediyorum. Ülke, tanınmadığı için başka paralarla konvertibilitesi gösterilmiyor tabii ki!

Seyahat tarihimiz olan 2014 Ekim ayında 1 Euro karşılığı yaklaşık 13,7 PRB’ymiş. 

Ülke, kendileri de tanınmayan 😁 üç ülke tarafından tanınıyor sadece: Güney Osetya, Abhazya (İkisi de Gürcistan içinde yer alıyor) ve Dağlık Karabağ ki Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu sıcak meseleyi sanırım Türkler olarak biliyoruz. 

Vize:

Moldova’ya giriş 90 güne kadar vizesiz. 

Gagavuzya’ya (otonom cumhuriyet) girişte herhangi bir pasaport işleminden geçmedik. Aynı ülke içindeki başka bir şehre gitmek gibiydi.

Oysa Transdinyester’e girişte bildiğiniz sınır kapısı ve pasaport kontrolü söz konusu. 

Hayatımızın en eğlenceli, en muhabbeti bol sınır geçişi olduğunu söylemeliyim. 

Kısa Tarihçe:

Şimdi bu kadar özel pozisyonda olan bir yer için nasıl bir tarihçe verilir ki! Dışişleri Bakanlığı’nın yukarıda yer verdiğim açıklamasında kısa bir yakın geçmiş var. Burada onunla yetinelim. Sonuçta, sizi belki de çoğunuzun duymadığı, bilmediği bir yer ile tanıştırdım. Artık top sizde ve merak seviyenizde, internet de elinizin altında. 

Nesi Ünlü?

Komünist olması ve bağımsızlık ilanının uluslararası arenada tanınmaması herhalde.

Hatta varlığının tanınmamasından ziyade varlığının bile pek bilinmemesi ile de ünlü olabilir. 😁 Sonuçta o kadar gezen birisi olmama rağmen 2014 yılına kadar ben de şahsen ne adını ne de sanını duymuştum.

✍️ SEYAHAT GÜNLÜĞÜ 

5 Ekim 2014 Pazar

Komrat GAGAVUZYA - Tiraspol TRANSDİNYESTER 

Bugün Kurban Bayramı’nın ilk günü. Memleketten uzak ama köken olarak Türk olan bir toprakta bulunmak çok farklı duygular yaşatıyor. Bizim için özel olarak çayın ince belli bardakta sunulduğu, Türkçe konuştuğumuz bir kahvaltı ile güne başladık Gagavuzya’nın başkenti Komrat’ta. 

Bu sıra dışı gün, yine sıra dışı bir rota ile devam edecek. Transdinyester’e gidiyoruz. Başkent Tiraspol’de geceyi geçireceğiz. Eni topu Bilecik kadar bir ülke burası. Demir perde dağıldığında bağımsızlığını ilan etmiş ama kimse oralı olmamış. Buna rağmen varlığını ( tıpkı bizim K.K.T.C. gibi devam ettiriyor.) 

Sınır Geçişi -Pasaport Kontrol 

Dünyada 200’e yakın ülke var. Şu anda onlardan hiçbirinin tanımadığı bir ülkeye ayak basmak üzereyiz. ( Geçenlerde Netflix’te Rose Island isimli bir İtalyan filmi izlemiştim. Gerçek bir hikayeye dayanıyormuş. Bağımsızlığını ilan eden bir ada var hikayede. Şimdi bu satırları tekrar okurken aklıma o geldi. Gerçi burası kıyas kabul etmez. O hikayeleri hap kadar, konstrüksiyon bir yapı. Yine de güzel hikaye. İzleyin, tavsiye ederim.) 

Buraya gelmeden önce mutad olduğu üzere sınır geçişine yönelik yolsuzluk ve rüşvet söylentileri duymuştuk. Moldova, aylık gelirin 100 dolar olduğu bir ülkeyken onun içinde hem de varlığı tanınmayan bir ülkenin daha Zengin olmasını beklemiyoruz haliyle. Benim vatandaşım işini bilir, tarzı ekoller gelişmiş olabilir haliyle...

Ne gereksiz şeyler düşünüp ne lüzumsuz önyargı fikirleri kurmuşuz kafamızda. Bir kere çiçek gibi bir ülkeye adım attık. Sanırsınız, Türkiye’deki bir askeri karargaha adım atıyoruz. Hani nerede olursa olsun tüm askeri alanlar mutlaka yeşillendirilmiştir, her taraf “bal dök, yala” temizliğindedir ve dip köşe bucak askeri bir disiplin ve tertip içindedir ya. Hani ülkelerin bir burcu olsa Transdinyester mükemmel bir başak burcudur derim.😁 Değme Avrupa ülkesinde rastlamadığım bir temizlik ve düzen karşıladı bizi.

Transdinyester’in sürprizleri bu kadar da değil. Ardından bugüne kadar karşılaştığımız en muhabbetli ve nazik gümrük görevlisi karşıladı bizi. Üstelik de pasaportta milliyetimizi görünce “selamünaleyküm” diyerek yapılan bir karşılamaydı. Bekler misin sen Allah’ın komünistinden.😁 Tatile gittiği Antalya Belek'in güzelliğinden bahsetti. İşlemlerimiz de çok kısa sürdü. Bizden önce gelen minibüs olmasaydı arabaya park ettikten sonra işlemlerimizin tamamlanması 5 dakikadan bile fazla sürmeyecekmiş. Üstelik form doldurma yorgunluğu da yok. Tüm kayıtları pasaport görevlisi yapıyor ve sonuçta da formun pasaport boyunda çıktısını size teslim ediyor. 

Genelde eski Demir Perde ülkelerine adım attığımda kendimi bir zaman tünelinden kayıp adeta 80’ler dizi setinin dünya versiyonuna düşmüş gibi hissederdim. Oysa burada sınır kapısı sonrası gördüğümüz görüntünün "zaman kapsülü” tabiriyle yakından uzaktan bile ilgisi yok. Tam tersine az önce renovasyonu bitmiş bir bina gibi pırıl pırıl, tertemiz ve düzenli... Askeri alanlarda görmeye alışık olduğunu bir düzen ve temizlik içinde tüm ülke. Fakat askeriyenin aksine Demir Perde ülkelerinde görmeye, hissetmeye alışık olduğum o kasvetten de hiç eser yok. Belki ağaçlardan mı bilemiyorum bir sıcaklık, aydınlık ve huzur var ortamda. Buraların bitki örtüsü olarak dikkatimi çeken; Kişinev'den Komrat'a, oradan Tiraspol'e ortak özellikleri arasında at kestanesi ve cüce dut ağaçları ile asmalarını sayabilirim. 

🥘 Tiraspol’de Yemek 

Çok güzel bir restoran bulup yemek yedik. Pizza 49 ruble. Arkan'ın sipariş ettiğim deniz mahsulü makarna 49 ruble. Ben mantı benzeri bir yemek ile patatesli salata istedim. İkisi 50 ruble. Kadeh beyaz şarap 12. Harika, lezzetli bir yemek oldu. Hesap 178 PRB geldi, 10 PRB bahşiş verdim. 15 euro bozdurup 205 Ruble almıştım, geride 17 Ruble kaldı. Bununla da 1 kahve ve dün Komrat'ta yediğimize benzer bir pasta aldık. Toplam 16 R tuttu. 



Yolda markette görüp almak istediğim birkaç şey için 5 Euro daha bozdurdum ve yarısını market alışverişinde harcadım. 

🏨 TİRASPOL KONAKLAMA

Oda ücreti 3 kişi kahvaltı dahil 70 Euro civarı. Otelimiz Timoty ana cadde üzerinde. Karla Libknehta Street 395 numara. Oteli çok kolay bulduk. 210 no.lu odamız bir suit. İçinde 2 TV var. Biri salonda Hyundai, diğeri yatak odasında Samsung marka.

Jakuzi formunda dev bir küvet var içinde. 3 günün yorgunluğunu çıkarmak için ideal. Elimizde kalan bozuklukları da oda ücretinin küsüratını ödemeye kullandık. Otelin almadığı ve "hatıra" olsun dediği 13 Rubleyi harcamak için markete geri döndüm. 3 R'lik çikolatalı pötibör aldım, galiba 10 adet kadar almaya yetti. Sonra 4R’den 2 makina kahvesi, kalan 2 R'ye de lastikli saç tokası aldım. 

Burada tüm kanallar Rusça. Hiçbir şey anlamadım.

6 Ekim 2014 Pazartesi

Tiraspol TRANSDİNYESTER -Kişinev MOLDOVA 🇲🇩 

🍳 Bizim için güzel, Poyraz içinse yiyebileceği türde az seçenek barındıran bir kahvaltı oldu. Saat 08:30'da kahvaltıya indik. Önce nefis bir omlet yedik,. Kızarmış ekmek, tereyağ, buranın salamı, meyve suyu, değişik bir sos, kahve, çikolata...

Bu tamamiyle paketimizden sürpriz olarak çıkan ve dünyada az sayıda kişinin bilip ayak bastığı ülkeden karnımız tok, sırtımız pek, anılarımız tatlı bir şekilde ayrılıyoruz. 

Kahvaltının hemen ardından eşyalarımızı hazırlayıp yola koyulduk. 15 dakika sonra sınırdaydık. Fakat hiç dikkat etmemişiz, meğerse geldiğimiz kapıdan çıkış yapılamıyormuş. Sonuçta ülke küçücük olsa da demek birden fazla ve farklı fonksiyonlarda çıkış kapısı var. Bunun üzerine direksiyonu Kişinev istikametinde olan Batı kapısına kırdık. Bu esnada biz dalgınlıkla araç evraklarını bir önceki sınır kapısında unutmuşuz. Ardımızdan birilerini göndermişler evraklar için. Buraya gelmeden önce sınır kapıları ile ilgili duyduğumuz her şeyin külli yalan, tevatür olduğunu bir kez daha gördük. Hem operasyonları tıkır tıkır işleyen, hem muhabbetleri, hem de müşteri hizmetleri anlayışı 10 numara insanlar hepsi de. Hangi sınır kapısı, unuttuğu evraklar için misafiri olan turistin ardından bir diğer sınır kapısına adam gönderir ki! 

Bugüne kadar ülkesinden bağımsız olarak tüm sınır kapılarında, ilgili görevliye şirinlik yapmaya çalışmışımdır ki bir terslik olmasın. Ne olursa olsun yine de içim hafiften de olsa pırpır etmiştir. Oysa Transdinyester, bugüne kadar yaşadığımız tüm bu sınır gerginliklerini ortadan kaldıran, travmamızı iyileştiren dünya tatlısı, çok sevecen insanlar olarak apayrı bir yere yerleşti. Hem zihnimizde hem kalbimizde hem de anılarımızda...


No comments:

Post a Comment