Friday 13 December 2019

GUATEMALA 🇬🇹 2006-2007



GUATEMALA
Hayatımızın en büyülü seyahatlerinin başında gelen ve Noel arifesi başlayan Orta Amerika rüyasında Meksika'nın ardından Guatemala'dayız. Bu seyahatimizde hem Meksika hem de Guatemala'ya iki kez giriş çıkış yaptık. Meksika'dan başlayıp Guatemala'ya ve ardından Honduras'a uzanan rotada, Honduras'tan sonra tekrar Guatemala'ya; Guatemala'dan ise Belize'ye geçip tekrar Meksika'ya döndük. Bu sayede hem tadı fevkalade damağımızda kalmış iki güzeller güzeli ülkeyle "bis" yaparken 😊 bir taraftan da söz konusu ülkelerin farklı bölgelerine zaman ve yol tasarrufu gözeterek gezme fırsatı bulduk. 
Bu seyahatin tohumunu atan ülke Guatemala'dır.Yıllar önce Che'nin hayatını anlatan Motosiklet Günlükleri isimli nefis bir film izlemiştim. Che'nin Latin Amerika gezisini konu alan filmden buram buram "Şimdi oralarda olmak vardı" duygusuyla çıktığımda, o esnada yanımdan geçen ve İspanyolca konuşan bir izleyiciyle şelale durumundaki duygularımı açıp sohbet etmeye başladım. Ona çocukluğumdan beri Aztek, Maya ve Inka Medeniyetlerini görmenin hayalini kurduğumu söylediğimde, "Maya için mutlaka ama mutlaka Guatemala'ya gitmelisiniz!" dedi ve böylelikle ben ve Guatemala arasındaki beşik kertmemi yapmış oldu. 😊 
Kısanın da kısası bir GUATEMALA brifingi:














Nerede: Orta Amerika'da bulunan ülke, Kuzeyinde Meksika, güneyinde El Salvador ve Honduras, doğusunda Belize ile komşu. Guatemala da aynen Meksika gibi batı ve doğusunda iki okyanus ile kutsanmış, şanslı bir ülke. 
Guatemala, alan olarak Türkiye'den az büyük olmakla birlikte yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip.  
Başkent
Guatemala City 
Kısa Tarih:
Guatemala da aynen Meksika gibi MÖ 2000'li yıllardan itibaren Maya Medeniyetine evsahipliği yapmış. Ardından malum İspanyollar 1523 yılında buraya da uğramış ve  temelli kalmış. 1821 yılına kadar da İspanyol sömürgesi olan ve bu tarihte bağımsızlığını ilan eden Guatemala; rahat batmış olacak ki 1 sene sonra Meksika İmparatorluğu'na katılmış. Bu evlilik 1839'da tekrar noktalanmış ve tekrar bağımsızlık ilan edilmiş. O tarihten bugüne diktatörlükten cumhuriyete uzanan, kargaşalar, insan hakları ihlalleriyle bulanan, çalkantılı ve yoksullukla mücadele edilen uzun yıllar geçirilmiş. 


Yönetim Biçimi:
Başkanlık sistemli cumhuriyet, Şu anda Morales dönemi.  
Dil: İspanyolca ve yerel diller  
Din:
Ülke, kolonyel yani İspanyol işgalinden itibaren Hristiyandır. 
Para
Quetzal -QTG
Türk Lirası Quetzal'den daha kıymetli. 1 QTG, 0.74 TL 
Dolar karşışındaki durum ise 1 QTG  0,13 USD  
Quetzal ülkede yaşayan bir kuşun adı. Bu kuşu bayraklarının üzerinde de görebilirsiniz. 
Vize: 
İyi haber, VİZE YOK. 90 güne kadar. 
Gezilecek Yerler:
Meksika-Guatemala Sınır 
Guatemala tıpkı Meksika gibi her köşesi hem tarih hem de doğal güzellikle kaplı, muazzam güzellikte bir ülke. 
Maya Tapınakları içinde özellikle 3 tanesi çok ünlü ve bunlardan birisi Guatemala'da, Flores şehrine yakın olan Tikal.
Ayrıca eski başkentlerden Antigua çok mistik bir atmosfere sahip. 
Neler Yenir:
Ortak kültürel geçmişleri nedeniyle Guatemala mutfağında hem Meksika hem de Maya mutfağının izleri var. Mısır en çok kullanılan malzemelerin başında geliyor. Ayrıca siyah fasulye ve pirinç neredeyse her yemekte bir şekilde kullanılıyor. Et ve balık tüketimi yoğun ve neredeyse her yemeğin malzemesinde et var.
Bundan sonrasında günlük notlarıma emanetsiniz. 
SEYAHAT GÜNLÜĞÜ
30 Aralık 2006 Cuma (  Mexico City - Guatemala)
Otobüsten indiğimiz noktadan itibaren Guatemala sınırına kadar yaklaşık 150-200 metre yürüdük ve sınırı yürüyerek geçtik. 
Burası o kadar ilginç bir yer ki! Dağların tepesinde, etraf orman görünümünde. Ortalık çöp dolu. Çöp tenekeleri ise bomboş.😊 
Bir sürü insan, bir sürü satıcı. Rengarenk giyinmiş insanlar. Guatemala daha ilk dakikadan itibaren insanı çekiyor. Burada rehberimiz Julio ve şöförümüz Pedro bizi bekliyordu.
Guatemalada 13 milyon kişi yaşıyor. (Şu anda 20 milyon) Guatemala City ülkenin kurulduğu 1524ten beri başkent olmuş 4. şehir. Guatemala Cityde 3 milyon kişi yaşıyor. Yüzölçümü 108.ooo kilometrekare . Ülkenin para birimi olan Quetzal aynı zamanda da bir kuş ismi. Her iki tarafı mavi, ortası beyaz olan bayraklarında ortada bir dal ile birlikte Quetzal kuşu var. Özgürlüğü sembolize ediyor. Guatemala The Land of Intense Forest/ Sık Orman Ülkesi” anlamına geliyor.  1 $ yaklaşık 7.5 Quetzal. ( Dolar/Quetzal paritesi değişmemiş😊) 
3 saat daha yol gidip saat 20:00 gibi Quetzaltenango (Tenango, şehir/yer anlamına geliyor yani Quetzal Kuşu Şehri)  Burası geçmişte Guatemala City'den önce başkent olmuş 3 kentten birisi. Tarlabaşı benzeri sokakları sizi büyüleyici bir kolonyal stilde yapılmış meydana çıkartıyor kioldukça etkileyici bir görüntü. Binalar çok gösterişli ama insanlar ona zıt bir otantiklik içinde.
Otelimiz Bonifaz işte bu büyüleyici meydanın içinde. Konumu tıpkı Taksim Meydanındaki The Marmara Oteli gibi...410 numaralı odamıza yerleşip yemeğe iniyoruz. Poyraz uyuyor. Allahtan ona yolda durduğumuz benzin istasyonunda hamburger yedirmiştik. Meksika petrol ürettiği için sadece Pemex adlı istasyonlar vardı. Burada da Esso ve Texaco yaygın. Meksikada Oxxo adında bakkal-market arası çok uygun fiyatlı yerler var. Burada henüz öyle bir yer bulamadık. Otelimizde düğün var. Taxcodaki gibi etnik değil ama yine de düğüne rastlamak hoş. Kolonyal stilde inşa edilmiş, bahçe avlulu otelimiz etkileyici. Dekor muhteşem. Saksılar çok güzel, Maya motifleriyle hazırlanmış. Aynalar antika. Her taraf fışkıran bitkilerle dolu.
Akşam yemeğinde güzel bir kereviz çorbası içtik. Ardından da bize benzeyen bir tabak düzenlemesinde tavuk-sebze-pilav tabağı geldi. Pilav babaanneminkine benziyor; sadece yeşil biber yok. Yemeğin ardından buranın en önemli ihraç ürünü olan kahvesinden tattık. Hayvansal ürünler başta et ve muz da önemli gelir kaynaklarından. Guatemala uzun yıllar iç savaş nedeniyle turizme kucak açamamış ama son yılda 1 milyon turist gelmiş. Bence bu sayı yakında daha da çok artacaktır.
Burada İspanyolların çocuklarından olup soyunu devam ettirenlere Ladino deniyor. Rehberimiz Julioyo da bir Ladino. Yemekten sonra meydanda kısa bir gezinti yaptık. Sokak, satıcı dolu: Yiyecek satıcıları. Bizim fındık lahmacunumuz büyüklüğünde ekmekler pişirip sacda içine et koyup yiyorlar. Lokma benzeri tatlılar hazırlayıp çikolataya sarıyorlar. Sonra mısır ve envai çeşit ızgara et var. Normalde lokantaya yakışır yemekler bile sokakta köpük tabaklara konulup servis ediliyor.
31 Aralık 2006 Pazar (Antigua)
 Bugün hem bayram hem de Yeni Yıl. Poyraz ilk olarak Karayel Amcasının elini öperek kutlamalara başladı. Ahmet Bahri İçel (namı diğer ABİ😊) memleketten sucuk getirmiş ve Guatemalalı aşçıya tarif edip kahvaltı için hazırlatmış. Memleketten koca okyanus uzaklığında iken bayram sabahında sucuk yemek pek hoş bir sürpriz oldu. Poyraz el öpmelere kahvaltı salonunda devam etti. Ahmet Amcası peso, Karayel Amcası dolar harçlık verdi. Bizim seremonimizi merak eden garsonlardan birisi de Poyraza bozukluk Quetzal verdi. Yan masadaki iki zarif Fransız turist sabahtan beri birbirimizi şapur şupur öpüp, el öpen bir çocuğa da para verişimizi merakla izliyordu. Dayanamayıp sordular. Durumu izah edince onlar da Poyraza para vermek istedi. Biz de öyle bedavaya olmaz, bari elinizi öpsün dedik. Allah bereket versin, cömert çıkıp Poyraza epey bir harçlık verdiler. Gruptakiler Poyraz’ın elindeki çeşitli memleket paralarını görünce “Şuncacık çocuğu bu kadar yola neden getirdiğinizi anladık😊” diye takılmaya başladılar. Biz de oğlumuzun bu noktadan itibaren gezimizin sponsoru olduğunu söyledik ve epey gülüştük. Herkes birbiriyle bayramlaştı ve keyifle kahvaltımızı yaptık. Bu arada Poyraz grubumuza sürü” diyor. Yürürken örneğin sürümüzü kaybetmeyelim” şeklinde konuşuyor. Çok lezzetli, bol çeşitli, yumurtalı, egzotik meyveli, meyve sulu, kahveli adı gibi tadı olan bir bayram kahvaltısından sonra yaklaşık 2.5 saat uzaklıktaki Chiccicastenangoya doğru yola çıktık.

Rehberimiz gelirken beraberinde memleketten çikolata getirmiş; otobüste bizlere ikram etti. Arkan da kolonya ikramını üstlendi. Eminim memlekette olsam bu kadar keyifli bayram geçiremezdim. Hem geziyoruz hem da bayramın geleneğini de layığıyla yerine getiriyoruz.
Haluk Amcamız da bayram münasebetiyle bayanlara çiçek verdi. Ben de açelyamı kurutmak üzere günlüğümün arasına koydum.( Hala duruyor) 
Burası Isırgan Otu (Oregon) Şehri anlamına geliyor. Çok eski bir yerleşim. Kish denilen Mayalar yaşıyor. Guatemala İsviçre gibi kantonlara ayrılmış durumda.  Meksikada da 32 eyalet vardı.  Mayalar denince aslında yirmiden fazla grup ve dil var. 
Chichi castenangoda her Perşembe ve Pazar günü market kuruluyor. Biz gittiğimizde de vardı ve benim bu zamana kadar gördüğüm en muhteşem zenginlik ve renkte pazar yeri burası. Gözümü alamadım, nereye bakacağımı şaşırdım. 




Kentte iki de önemli kilise var. Kent diyorum ama değil, köy, kasaba arası bir yer aslında. Burada insanlar 47 yaşına kadar yaşıyormuş. 39. yaşgününde gidip kendilerine tabut alıyorlar. Eğer 47 yaşına gelip de ölmezlerse 5 yıl daha yaşayacaklarına inanıyorlar. 




Toplam 52 yıl.
13x4=52
Maya Takvimi

Bu yaşı da devirenlere Chuch-Kaz-jau deniliyor. Yaşlı bilge” anlamında.  Bunlar şamanlık, rahiplik, büyücülük yapıyorlar. Kadınlar hep erkeğinin ardında çıplak ayakla yürüyor. Nedeni ise toprak anaya dokunmak. Bu arada erkekler atın üzeride yol alıyor. Yolda birini gördüklerinde eğilip Heeeey “ diyerek selamlaşıyorlar. Yakınsalar elele tutuşabiliyorlar.
Pazar yeri çok hareketli. Çocuklar 3-4 yaşından itibaren çalışmaya başlıyor ve 12-13 yaşında evleniyorlar. 12 yaşındaki bir erkek çocuk artık yetişkin sayılıyor.
Guatemalada 64 kanton ve 23 farklı dil var. Resmi dil İspanyolca. Bu insanın nereye bakacağını şaşıracağı derecede hareketli ve renkli pazarda Poyraz'ın bayram bereketi harçlıklarıyla aldığı oyuncaklar hem çok güzel hem de çok değişik. Örneğin, aşağıdaki ahşap figür bir topaç Bu da kesinlikle birisi demese topaç olduğunu pek kolay tahmin edemeyeceğim, tek başına dekoratif obje olarak kullanılabilecek güzellikte ve koleksiyon değerinde bir topaç. 
         
Ülkenin 3.Başkenti olan Antiguaya akşam üzeri vardık. Nasıl güzel bir kent. Öyle bir havası var ki. Yeni Yıl kutlama hazırlıkları nedeniyle bazı yollar trafiğe kapatılmış. Otelimize çok yakın olmamıza rağmen gerek kapalı yollar gerekse de dar yolda trafik nedeniyle uzun sürede hareket edemedik, sonunda otele az kala inip yürüdük, eşyalar arkadan geldi. Burası tamamiyle büyülü bir kent. Gerçeküstü bir görüntüsü var. 

Üstüne bir de yılbaşı nedeniyle yapılan süslemeleri ve ışıklandırmaları ekleyince ortaya masal görüntüsünde etkileyicilikte bir kent çıkıyor. Kentin etrafını Acatenango ( İki Başlı), Fuego (Ateş)ve Agua ( Su) yanardağları süslüyor. 



Zaten güzelim kentin 3. Başkent olup son baş
kent olamamasının müsebbibi de bu yanardağlar. Şüphesiz 360 derecelik bir açı içinde vadide 3 volkanın manzarasına sahip olmak her kente nasip olmaz. Üstelik volkanların o tipik üçgenimsi, konikimsi yapısı gerçekten etkileyici ve bizim alışık olduğumuz dağ manzarasından epey farklı. Fakat bu ihtişamlı yanardağlar haliyle boş durmamış ve patlamışlar
zamanında; hem de birkaç kere. Tabii ki sonunda da başkentin sürekli lavlar altında kalıp tekrar ve tekrar inşa edilmesi sonucu pes edip başkenti Guatemala City'ye  taşımışlar. Yanardağlar uzun süredir hareket görmüyor. Güzellikleriyle süsledikleri Antigua
da kiliseden daha yüksek bina yok, onlar da iki katlı.
Antiguaya gelirken yolda Tehas isimli bir yerden geçtik. Pişmiş toprak demekmiş. Zaten kiremit fabrikası var. Tehas ismi de oradaki kiremit çatılardan geliyormuş.
Antiguadaki akşam yemeğimiz malum aynı zamanda yılbaşı yemeğimiz olduğu için herkes süslenip geldi. Bizim masamızda Perla ve Roza Hanımlar ile Yusuf Bey ve eşi İda Hanım vardı. Poyraz uyuyunca onu odada  bırakıp
birlikte çıktık. Otelde bizden birileri kalıyordu, dolayısıyla içimiz rahat. Sokak festival havasında. Sabah bayram, akşam yılbaşı çok süper geçti.
Saat 24:00 olduğunda odamda günlüğümü tutuyordum. Poyraz’ı öptüm ve yazmaya devam için hole çıktım. Yazarken kutlamalardan dönen grup arkadaşlarının bazıları benimle holde kaldı. Üç onunla beş bununla derken muhabbetin bal tadıyla saati 02:00 yapmışım. Sabah erkenden yola çıkacağımız için saat 05:30da otelin uyandırma telefonu ile gözümü açtım.
1 Ocak 2007 Pazartesi ( Antigua -Atitlan Gölü)
Atitlan Gölü’ne gidiyoruz. Atitlan “çok kadın” anlamına geliyor. Yolda Şokon isimli mor yapraklı bitkiler gördük. Yaprakları kaynatılınca böbrek ve romatizma ağrılarına iyi gelirmiş ve ayrıca lohusaların sütünü artırırmış. Diğer taraftan yapışkan çiçekleri kaynatılıp içilirse de düşüğe neden olurmuş. Avrupalı tıbbi kitaplarda da bu bitkinin adının geçtiğini söylediler.
Yol üzerinde bazı üst geçitlerin merdiven yerine rampaları olduğunu gördük. Meğerse hayvan sürülerini rahatça karşıdan karşıya geçirmek içinmiş. Hayvanların bile üst geçidi kullandığı ilginç bir medeniyet burası! Bu bölge ormanlarında hala jaguar yaşıyormuş. Çakal ve yılana da rastlanıyormuş.
Göle doğru giderken karşımıza çıkan Sierra Kucumatenen ise And Dağları’nın devamı.
Ülkede 33 yanardağ var ve bunlardan üçü hala aktif.
Göle doğru inişte Sokolo isimli İndian Mezarlığı’nı gördük. Mezartaşları rengarenk ve her rengin bir anlamı var.
Kırmızı:Aşk
Sarı:Mutluluk
Yeşil:Umut
Mavi:İş/Para
Pembe:İyi Talih
Beyaz:Matem
Renkler merhumun yeni hayatına yönelik dileğini temsil ediyor. Reenkarnasyona inanan halk yaşarken sahip olamadığı, hayatında eksik olan ne ise mezartaşı o renk yapılıyor. Böylece Tanrı’ya yeni hayatlarında neyi istedikleri konusunda mesaj vermiş oluyorlar.

Yoldan göle doğru saptığımız yerde rakım 3000 metre idi. Göl ise 1500 metre yükseklikte ve 3 nehir tarafından besleniyor ve birisi kanalıyla Pasifike bağlanıyor. Göl 130 km 2 ve etrafında 12 köy var. Atitlan Gölü etrafında San Diego, San Lucas ve San Pedro adlarında 3 tane sönmüş volkan var. Göl 85 yıl önce oluşmuş bir krater gölü.
Tekneye Panajachel adında bir köyden (Sarmaşığın Yeri) bindik. Yolda San Antuan isimli bir köyde durduk. Yerel bir Mayanın evini ziyaret ettik. Mutfağını, dokuma yerini, doğum öncesi buhar odasını...
Dokumalar, renkler, desenler, kıyafetler, saçlar çok güzel. Guatemalalılar Meksikalılardan daha güzel bir ırk.
Özellikle de kadınlar, kızlar Pocahantes gibi, kapkara saçlar, kara gözler, muhteşem bronz bir cilt, bembeyaz dişler. Süperler. Bazılarına bakmaya doyamadım.
Antiguaya dönüşte gündüz gözüyle kenti gezdim. O kadar güzel ki buraya bayıldım. Meksikada Taxco ne ise, Guatemalada da Antigua öyle oldu benim için.
Dün pazardan çok güzel şeyler aldık. Bana içinde arı olan, kehribar taklidi bir kolye ( Bu kolyeyi 2020 yılına kadar keyifle, yüzlerce kez taktım ve bir gün yolda zinciri kopup düştü ve ben bir türlü kolye ucunu bulamadım.)
Poyraza sedir ağacından armadillo bir yapboz ( üç boyutlu), Arkana bir etnik tişört, ikimize bölgenin renklerini yansıtan örgü gözlük ipi, 2 magnet, duvarımızı süslemek için 3 tane mask, arkadaşlarımız için hediyelik heykel. Pazar yerine uğrayıp 5 Quetzale 1 tutam muz aldık. Minicikler ve tadı nefis. 10 Quetzale de bir torba fıstık aldık.
Yukarıdaki fotoğrafta, en soldaki o muhteşem figür, puzzle formundaki armadillomuz, yanındakiler ise pangolin, uğur böceği ve kaplumbağa. Poyraz!ın Nuh'un Gemisi'ni andıran odasının sevimli sakinleri. 
Dönüşte çok güzel bir yerde durmuştuk. Bugün de göl dönüşü aynı yerde durduk ve yağmur yağmasına rağmen bahçesindeki salıncaklarda sallandık. O kadar güzel yemekler yapılıyor ki ! Çok da güzel bir 
müzik çalıyordu; CDsini aldık. Poyraza da güzel ve ilginç bir armadillo görünümlü sapan aldık. Aşağıdaki fotoğrafta yer alan pangolin, armadillo kırması ahşap oyuncak işte o sapanın ucu. Dikkatli bakacak olursanız tırnakları arasında, geçmişte olup da yıllar içinde eriyip kopmuş olan sapan lastiğinin parçalarını görürsünüz. Bugüne kadar gördüğüm en güzel ve farklı sapandır bu. 

1 $ yaklaşık 7.5 Quetzal yapıyor ama biz geldiğimizden beri para bozduramadık. Bankalarda hep para bitmiş. Bir de yeniyıl tatili araya girince ... Oteller de para bozamadı. Eczaneler de para bozuyordu; onlarda da kalmamış. 2 gün kaldığımız Hermano de Pedro Oteli de tıpkı Bonifaz gibi iç avlulu bir otel. Lobisinde ikram olarak kahve ve su makinesi var. Bugün ise dün gece de ikram edilen tarçın ve karanfil ile pişirilmiş bir tür sıcak meyve aşuresi var. Koyu kıvamlı değil. Kışın dağda içtiğimiz sıcak şarabı da anımsatan bir tadı var. Yorgunluk ve açlığın üstüne öyle iyi geldi ki! Akşam yemeğini meydanda güzel bir restoranda yedik.
2 Ocak 2007 Salı (Guatemala City - Honduras Copan )
Uyandurma 05:45, bagaj bırakma 06:30, hareket 07:15
Pancake eşliğinde kahvaltılarımızı, yoğurtlu kahvaltı gevreklerimizi yiyip yola koyulduk.

Önce Guetemala Cityye uğrayıp meydanı gezdik. Ardından yaklaşık 4.5 saat süren bir yolculuğun sonunda Honduras sınırına ulaştık.

HONDURAS BLOG NOTLARI HAFTAYA CUMA -20 OCAK'ta 
3 Ocak 2007 Çarşamba (Honduras Copan- Guatemala Flores)
Flores yani Guatemalaya doğru yola çıktık. Hondurastan çıkış ve ve Guatemalaya tekrar giriş yaptık. Yolda lastiğimiz patladı. Beklerken karpuz alıp yedik. Eziyeti de
keyfi de kendi içinde 1 saat geçirip yola devam ettik. Saat 15:00 gibi keyifli bir restoranda mola verdik. Saat 17:00 gibi de Florese ulaştık. Flores Tikal kentine en yakın yerleşim. Yani bir tür Efes- Selçuk durumu var. Tikal Maya uygarlığının en büyük kenti.
Otelimiz La Casona Del Lago çok güzel. Göl Evi” anlamına geliyor.
Oda no:210,
Burada maillerimize de bakma imkanımız oldu. Gelir gelmez yemeğe kadar jakuziye atladık. Bizden başka da gelen olmadı. Çok güzel yorgunluk attık. Yine hava kararıp yıldızlar çıkıncaya kadar suyun keyfini sürdük. Yemekte balık var. Evvelinde de karidesli çorba. Yemek ve ikram çok güzel.  Yemek salonu dekor ve atmosfer olarak çok keyifli. Karnımız doydu çok şükür. Kahve, çay, internet bedava.
4 Ocak 2007 Perşembe (Tikal)
Bugün istikamet Tikal. Gitmesi, gelmesi 4 saat, tur 4 saat. Dolayısıyla 8 saatlik bir maraton. 3 tane piramide tırmandık. Orman içinde büyüleyici bir yer. Piramitlerden birine ulaştığınızda kesif yağmur ormanı diğerini görmenizi engelliyor. Ancak tepeye tırmanınca diğerlerini görmek mümkün. Öğle yemeğimizi bana Kenya Masai Mara parkındaki Samburu Lodge’ı anımsatan çatılı, açık bir yerde yedik. Güzel bir sebze çorbası, etler, yeşil biber sosu ve sıcak tortillalar. Ben yemeği beğendim. Burada mantar yetiştiren işçi karıncaları ve örümcek maymunlarını gördük. 
(Fotoğraflardaki bu fena halde Indiana Jones etkisi taşıyan ve kah Arkan'ın kah Poyraz'ın başında görülen şapka oğlumuz daha portakalın çekirdeğinde bile değilken yaptığımız İskoçya seyahatimizden. Benim başımdaki, nefis renkli kuşağı olan hasır şapka ise Meksika hatırası. Benim magnet ve kolye tutkumun Arkan'daki karşılığı şapka ve tişört, Poyraz'daki karşılığı ise hayvan figürleri ve taş:)














Akşam dönüşte Arkan ve Poyraz jakuziye girdi ben de bir koşu Flores Adası’nı
dolaştım. Minicik ve sevimli bir yer. Buzdolabı olmayan ama buna rağmen süt, yoğurt satan, bakkal ötesi bir bakkaldan yarınki meşakkatli yolculuğumuza tedbir olarak nevale aldım. Sünger Bob şeklinde şeker buldum ve ilginç; içinde chilli pepper yani acı biber var.
Akşam dönünce ben de jakuziye girdim. Yemek yine çok güzeldi. Masamızda Nesrin ile sohbet ettik. Çok ilginç yaşam hikayesini ve tanık olduğu çok ilginç, mucizevi olayları bizimle paylaştı.  Yengesinden (Recaizade Ekremin eşi ) bahsetti. Fatihteki evlerinden... Her gün gezdiğimiz yerler kadar gruptaki kişileri de keşfediyoruz. Zamanımızı kendi başımıza yönetemiyoruz diye bugüne kadar hiç turla bir yere gitmemiştik. Hatta işin başında tur” diye eşim bu seyahate mekanlar çok çekici olsa bile azıcık burun kıvırmıştı. Oysa şimdi O da en az seyahatin rotası kadar grubumuzun ilginç ve renkli kişiliklerini keşfedip, hoş sohbetler etmekten memnun.
5 Ocak 2007 Cuma (Belize)
Artık Guatemalaya veda ediyoruz. Otobüsümüz sabah 07:00de geldi. 
Tadı damağımda, HBDGO anları dimağımda ayrılıyorum Guatemala'dan. Kapsama alanıma aldığım, geldiğim ve gördüğüm için çok mutlu olduğum bir ülkeyi geride bırakıyorum. Şimdi sırada "rüzgar gibi geçti" tadında Belize!
Bu şahane seyahatten evimize taşıdığımız o kadar çok şey oldu ki! Şapkalar, etekler, atkılar, duvar süsleri ve hatta gözlük ipleri. Renkler, desenler ve tabii ki bu emeğe, güzelliğe sudan ucuz fiyatlar bizi bizden aldı...



BELİZE BLOG NOTLARI İKİ HAFTA SONRA CUMA -28 OCAK'ta 





No comments:

Post a Comment