Friday 22 May 2020

ESTONYA 🇪🇪 2010

Nerede kalmıştık?
4 ülkeyi kapsayan 2010 tarihli seyahatimizde, Letonya ve Litvanya’nın ardından şimdi de Estonya’dayız. 
Memleketten yola çıkış tarihimiz 21 Temmuz. 3 kişiyiz: Ben, eşim ve oğlum. Poyraz 8 yaşında; ilkokul 2. sınıfı bitirdiği yaz.
Seyahat rotasını hatırlatayım:
🇱🇻 Letonya-Riga, 21-22-23 Temmuz 
🇱🇹 Litvanya-Vilnius, Curonian Spit, Trakai, 23-24-25 Temmuz 
🇱🇻 Letonya (Litvanya dönüşü) 25-26 Temmuz 
🇪🇪 Estonya, Tallinn, 26-27-28 Temmuz 
🇷🇺 Rusya, St Petersburg ve Moskova, 28 Temmuz. -1 Ağustos
NEREDE:
Estonya, Baltık ülkeleri olarak bilinen 3 ülkenin en kuzeyde olanı. Sadece Rusya ve Letonya ile kara sınırları olan ülke, kuzeyinde Finlandiya Körfezi, batısında Baltık Denizi, güney batısında ise Riga Körfezi ile çevrelenmiş durumda. Rusya ile sınırının önemli bir kısmının da bir göl olduğunu gözetirsek sularla çevrenmiş, adeta ada olacakken yarımada gibi olmuş bir ülke. Ülkenin ayrıca Baltık Denizi’ne yayılmış 2000 kadar adası var. 
Estonya, yüzölçümü olarak zaten her biri minik olan Baltık ülkelerinin en miniği. Kardeşlerinin boyu 3 ise onunkisi 2. Ülkemizle kıyaslandığında ise alan olarak bizim %5’imiz kadar, yani Konya’dan az büyük. Letonya’nın 2 milyona, Litvanya’nın 3 milyona yaklaşan nüfusuna karşın Estonya’nın nüfusu 1.5 milyon bile değil. Memleketimizle kıyasladığımızda ise %1.5’u kadar. Konya’nın nüfusu neredeyse Estonya’nın iki katı. Özetle, miniğin bile miniği bir ülkedeyiz. Bu da ne demek! Az zamanda büyük işler yapabilir, dar zamanda bir başkent gezebilirsiniz.
BAŞKENT
Tallinn. Evet, 2 “l” ve 2 “n” ile yazılıyor. Estonya bağımsızlığını kazanmadan önce şehrin adı Almancada “geyinin ölümü” anlamına gelen rehfall’dan gelen Reval’miş. Bunun nedeni ise Estonyalıların atalarının Almanya ile akraba olması ve geçmiş zamanlarda bu Alman hısımların geyik avı için oralara kadar gelmesi. Almanlar Tallinn’e hala Reval diyor. 
Peki Tallinn ismi nereden geliyor derseniz onun da ucu Danimarka’ya ulaşıyor. Hatta öyle böyle değil. Zira Tallinn “Danimarkalıların şehri” anlamına geliyor. Niye derseniz, bu bizim Estonyalılar Danimarka ile de hısım. 
9 ve 10. yüzyılda Finlandiya Körfezi’nde, özellikle İskandinav ve Rusya arasında artan ticaret nedeniyle yoğun bir akın başlar ve bu nedenle Tallinn de bir geçiş noktası haline gelir. Şehir, 13-14. yüzyılda Danimarka Krallığı’na bağlıdır. Gerçi ardından İsveç Krallığı ve Rus Çarlığı gelir. Bugünkü adı ise 1918 yılındaki bağımsızlıkla gelir. 
KISA TARİHÇE:
Danimarka Krallığı, İsveç Krallığı, Rus Çarlığı... Bunlar ülkenin son 1000 yılının egemen güçleri. Ekim Devrimi ile 1917 yılında Çarlık Rusya’sı yıkılınca Estonya 24 Şubat 1918’de bağımsızlığını ilan eder. 
İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte Ruslar, ülkenin tarihinde ikinci kez ve bu sefer SSCB adıyla tekrar yerini alır. 
1990’lara yaklaşırken Demir Perde sarsılmaya ve Baltık Ülkelerinde Sovyet baskısına karşı ses yükselmeye başlar. Litvanya bahsinde de belirttiğim gibi, 23 Ağustos 1989 tarihinde Litvanya, Letonya ve Estonya halkı el ele tutuşarak Tallinn’den Riga’ya oradan da Vilnius’u kadar 600 kilometrelik bir insan zinciri oluşturarak Dünyaya seslerini duyurur. Şarkı Devrimi olarak adlandırılan bu dikkat çekici girişimin ardından sırayla önce Litvanya, sonra Letonya ve en son olarak da bu minik ülke 20 Ağustos 1991 tarihinde, SSCB'den bağımsızlığını ilan eder. 
Estonya, tıpkı diğer Baltık kardeşleri gibi 2004 yılında Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya kabul edilir. 
YÖNETİM ŞEKLİ: Parlementer demokrasi
DİL
Estonya’nın resmî dili Estonca’dır. Ural Altay dil ailesinin Ural koluna ait olan bu dil, ülkenin deniz komşusu olan Fince ile akrabadır. Haliyle Türkçe ile de uzaktan akraba oluyor. 😊
Ülkenin yakın tarihindeki payı nedeniyle Rusça da hala yaygın olarak konuşulmaktadır. 
Ayrıca İngilizce, Fince, Almanca ve İsveççe de bu ülkede dolaşırken kuşağınıza sıklıkla çalınacak diğer diller.
DİN
Din deyince Estonya’da biraz durmak gerek. Zira burası Dünyadaki ateist nüfusun en fazla olduğu ülkelerinden birisi. AB içinde ise 1 numaralı yer. 
Din inancı olanlar arasında ise en yoğun yüzdelik pay Hıristiyanlık dininin Lüteryen mezhebidir. Ülkedeki azınlık Ruslar ise haliyle Ortodoks.
VİZE
Estonya tıpkı diğer Baltık ülkeleri gibi 2004 yılında AB üyesi oldu. Dolayısıyla da Shengen vizesi gerekiyor.
PARA
AB kapsamında ortak para birimi Euroyu kabul edip kullanan bir ülke.
SEYAHAT GÜNLÜĞÜ
26 Temmuz 2010 Pazartesi 
Letonya, Litvanya, Estonya ve Rusya’yı içeren seyahatimizin günlük notlarının kayıp olduğunu diğer yazılarımı okuyanlar zaten biliyor. Dolayısıyla burada, aklımla kalanlar ve fotoğrafların hatırlattıklarını paylaşıyorum.
Bu seyahatte, biz de bir tür Şarkı Devrimi rotası izledik. Litvanya ve Letonya içinden geçerek ulaştık başkent Tallinn’e. Burası, Riga’daki Avis ofisinden alarak tüm Baltık turunu yaptığımız kiralık aracımızı da teslim ettiğimiz yer. İlk defa bir ülkeden aldığımız aracı başka bir ülkede teslim ettik. Ne büyük kolaylık. Tabii bunda iki ülke başkentleri arasındaki uzaklığın sadece 309 km, yani bir tür İstanbul-Eskişehir mesafesi olmasının payı var tabii ki! Malum, kiralık aracı aldığınız ofise teslim etmezseniz o ofise geri iadesi için firmanın yapacağı ilave masrafları da ödersiniz. Normalde epey tuzluya gelen bu tek yön teslimat maliyeti bu kiralamada pek fazla değildi diye hatırlıyorum. Zaten söz konusu ülkeler arasındaki trafik çok fazla olduğu ve o bölgeye gelen turistlerin bir çoğu da bizim gibi Baltık turu yaptığı için büyük bir ihtimalle bizim aracı alıp Riga’ya gitmek isteyen müşteriler bile çıkmış olabilir.
Estonya’nın nüfusu, son verilere göre 1.328.000, yani 1.5 milyon bile değil. Bu minik ülke her sene kendi nüfusundan fazla turist çekiyor. Bu da demektir ki, Estonya’dayken sokakta Estonya halkından daha çok turist göreceksiniz. 
Estonya ve Tallinn’i gezmek için en güzel mevsimde oradaydık. Hani şu “best time to visit” zamanı. Baltık Denizi’ne kıyı tüm ülkeler için Temmuz ve Ağustostur o zamanlar ve biz de tam bu dönemi yakaladık. 
Diğer zamanlarda hem hava daha soğuk olacaktır hem de günler çok daha kısa. Kasım-Şubat aralığında hava sıcaklığının ortalama -15 ila -20 arasında bir seviyeye kadar düşebildiğini hatırlatayım da kışın da gitmek isteyenler olursa oturup bir kez daha düşünsün. Gerçi bu dönemde turist hemen hemen hiç olmadığı için saf, gerçek Estonya halkını görmek için de en uygun zaman. 😊
Gerçi ben soğuk havayı da çok seven birisi olarak oralara bir de bu zamanlarda tekrar gitmeyi çok isterim. Zira bu ülkelerin esas DNA’sı soğuk hava. Bu nedenle ülkenin gerçek ruhu için bir de soğuğunu yaşamak lazım. Şehrin büyüleyici sokaklarını kar altında görmek, donmuş göllerini izlemek, kar yağarken dolaşmak çok güzel olurdu vesselam . Kayak kıyafetleri giymiş olarak tabii ki ❄️ ⛄️ 
Seyahate doğrudan Estonya’dan başlayacaklar için İstanbul-Tallinn arası uçuş süresinin yaklaşık 3 saat 20 dakika olduğunu hatırlatayım.
Estonya küçük bir ülke, Tallinn de çok küçük bir şehir. Haliyle gezmesi inanılmaz rahat, kesinlikle yorucu olmayan bir rota. Gezilecek her yer birbirine muazzam yakın. 
Estonya’nın UNESCO kapsamında iki değeri var. Bunlardan ilki Tallinn’deki Old City yani Ortaçağ dönemini aynen koruyan şehir merkezi. 
UNESCO kapsamındaki ikinci ziyaret noktası ise oldukça ilginç, coğrafi bir değer. İngilizce aramalarda “Struve Geodetic Arc” olarak geçiyor. Dünyada ilk kez bir meridyen hesaplaması yapılıp yeri belirlenmiş. İşte bu 2.820 km.lik çizginin geçtiği hat boyunca10 ülke var ve Estonya da onlardan birisi. Bu çalışma 1816-1855 yılları arasında, Almanya doğumlu Rus astronom Friedrich Georg Wilhelm Struve girişimiyle gerçekleşir. Çalışmanın ana amacı, gezegenimizin gerçek büyüklüğünü hesaplamak ve şeklini anlamak için yapılmıştır. O dönemde, bu derece ülkeler arası ortak bir çalışmanın yapılması ve sergilenen işbirliği oldukça etkileyici. Söz konus hat boyunca yer yer istasyon olarak belirlenen lokasyonlara dikilen hesaplama sütunları var. 
Söz konusu meridyen yayında yer alan ülkeler; Belarus, Estonya, Finlandiya, Letonya, Litvanya, Norveç, Moldova, Rusya, İsveç ve Ukrayna.
Tallinn’e adım atar atmaz gidilecek 1 numaralı gezi adresi, ülkenin UNESCO listesindeki 1 numaralı yeri olan Old City. Biz de öyle yaptık. 
Eski Şehir’in o kavisli taş kapılarından adım attığınız saniyeden itibaren kendinizi adeta 500 yıl öncesine, gerçekten de Orta Çağ’a ışınlanmış hissediyorsunuz. 
 
Mekanın bu zaman tüneli efekti yaratan dokusunu, etrafta o dönem kıyafetleri ile dolaşan insanlar pekiştiriyor. Gerçekten de tarihin içine yolculuk yapıyorsunuz. Sanki dev bir film platosu.
Sokakların ucunda siyah renkli gotik tarzdaki kulesi ile gözünüze çarpan yapı, 16. yy.da yapılmış olan  St. Olav’s Kilisesi. Tepesinde bir de gözlem alanı var. Yapıldığı dönemde Dünyanın en uzun binaları arasında ilklerde yer alırmış.
 
Town Hall Square yani Belediye Binası Meydanı, Ortaçağdan beri bir pazar alanı ve şehir merkezi olarak görevini sürdürmekte. Yazın festivaller, sergiler, konserler; kışın Yılbaşı pazarlarıyla şenlenen cıvıl cıvıl bir meydan. Özellikle  bu meydanda yapılan yılbaşı kutlamalarının 1441 yılına kadar geriye gittiği söylenir.  Brotherhood of Blackheads yani Karakafalılar Kardeşliği’nin Dünyanın ilk yılbaşı kutlamasını burada yaparak, bu geleneği başlattığı söylenir.
 

Pembe renkli Barok stilindeki Toompea Kalesi, ülkeyi fetheden ve yönetenlerin anılarını yad ediyor.
 
Ülke, şu anda en çok ateist barındıran ülkelerden birisi olsa da şehrin en göz alıcı binalarından birisi Alexander Nevsky Katedrali, Ortodoks Hıristiyanlar için bir ibadet merkezi.
 
Biz artık seyahatlerimizde hem sokaklarda keyfimizce dolaşacak hem de müze gezecek yeterli zamanımız yoksa sokaklarda gezmeyi tercih ediyoruz. Yine de müze gezemeden duramam diyenlere 1 numaralı adres Kadriorg Sanat Müzesi olacaktır. 
Eski şehrin hemen yanında yer alan Kalamaja Semti, hareketli sokakları, iki katlı binaları, kafe ve restoranları ile şehrin yeme içme konusunda en gözde mekanı.
 
27 Temmuz 2010 Salı
Tallinn’deki ikinci günümüzde eşki şehrin çok iyi korunmuş şehir duvarlarını gezmeye gittik. Kale duvarlarında uzun keşif turları yapmanın yanı sıra benim en hoşuma giden taraf, kaleden görünen sokak manzaraları oldu.
 
Şehrin sokakları, sokakla aynı seviyedeyken zaten çok etkileyici. Bu manzaraya bir de drone😊 ya da kuş misali bakmak gerçekten görsel olarak oldukça çarpıcı.

 
Estonya, Demir perdeden ayrıldıktan sonra hızla Batı dünyası tarafından kucaklanan ve roket hızıyla da bu yaşama adapte olan bir ülke. Biz ufak çocukla gezen bir aile olduğumuz için haliyle seyahatlerimizin içinde hiçbir zaman “gecelere akmak” kısmı olmadı. Kaldı ki çocuksuz ve hatta bekar zamanlarımda bile çok fazla o taraklarda bezim olmadı. Şahsen pub’a girdiğimde bile kahve ısmarlayıp “Ah bir Türk çayı olsaydı şimdi” diye iç geçiren bir vatandaş olduğum ve ayrıca club denilen tarz müzikten de hiç bir zaman hoşlaşmayan yaşlı bir ruha sahip olduğum😊 için benim lügatımda gecelere akmak teriminin karşılığı gündüz gezdiğim sokakları bir de gece gezmek anlamındadır.
 
Yine de meraklıları için gece kulüplerinin çoğunun Uus ve Vene sokaklarında olduğunu vatandaşa hizmet babında belirteyim. Buralarda genelde Cuma ve Cumartesi akşamları DJ performanslı geceler düzenleniyor. Müdavimleri de genelde turistler ve öğrenciler. 
 
Alışveriş konusunda aşırı merakımız hiç olmadı. Magnet dışında bazen hiç bir şey almadan memlekete döndüğümüz çok olmuştur. Burada tam bir Ortaçağ duygusuyla gezince, gözüme en çok o döneme ait kıyafetler takılıyor. Eğer kollu kıyafet giyebiliyor olsaydım almak isterdim. Gerçi fiyatları epey yüksekti. 
 
Yerel ürünler alışverişi için en bildik adreslerin başında Balti Jaam Market geliyor.
Tallinn’deki keşiflerim arasında en bayıldıklarımdan birisi ise sıkça gördüğüm vintage mağazaları oldu. İkinci el kıyafet alıp satmak son derece doğal burada. Hatta bazıları öyle popüler ki, sabahları vintage mağazası akşamları gece kulübü.
Dediğim gibi tam bir zaman tüneli içinde dolaştığınız için, hediyelik eşya dükkanlarında başka yerde görmeye alışık olmadığınız çok sayıda obje gözünüze takılıyor. Bir tür Games of Thrones seti düzeneği içinde, alışveriş yapmayacak olsanız bile dolanması oldukça keyifli. 
 
Ülkeden ayrılırken, meraklıysanız kalev çikolatası, Estonya likörü, birası, votkası ve meyveli şarabından alabilirsiniz.
  
Ayrıca soğuk bir ülke olduğu için çok sayıda ve çeşitli kışlık ürün bulmak da mümkün. 
Eve döndüğünüzde kıyafet balolarına gitmek ya da davetlerde bir leydi gibi görünmek😊 için bahsettiğim dönem kıyafetleri veya folklorik aksesuarlardan almak mümkün. 
 
28 Temmuz Çarşamba 
Gezimizin dördüncü durağı olan Rusya’ya gidiyoruz bugün. Tallinn’den otobüsle St. Petersburg’a doğru yola çıkacağız. 
 
Bu kabını taşıran güzellikteki minik ülkeyi geride bırakmadan önce, ülke hakkında aklımda son kalanları da sizlerle paylaşayım.
💏 Estonyalılar çok sportif insanlar ve Olimpiyatlarda da oldukça iyi dereceleri var. Bu sportifliklerinin içinde çok da sıra dışı yönler var. Mesela 1992’den beri Finlandiya’da düzenlenen Wife Carrying Championship yani Eş Taşıma Şampiyonası’nın tam 11 yıl üst üste birincisi olmuşlar. Şampiyonanın ödülü ise eşin ağırlığı kadar bira. Yani Estonya erkekleri eşinin tüm yükünü üstleniyor.😊 Bira pahasına...
 
🤸‍♀️ Estonya icadı bir spor dalı var. 1990’larda icat edilen Kiiking. Şu bazen parklarda ayakta bindiğimiz salıncaklar vardır. İşte onları andıran gayet basit bir salıncakta çok hızla sallandığınızı ve bir süre sonra aşırı hızlanarak merkezkaç kuvveti ile daireler çizecek şekilde döndüğünüzü düşünün. Yani adamlar bir tür lunapark, roller coaster zevki yaşatıyorlar kendilerine. Bu salıncaklar ise boy boy. Çocuklar için olan da var yetişkinler için de. 
 
📚 Estonya, kardeşi Letonya gibi dünyanın en okur yazar ve eğitimli ülkelerinin başında geliyor. 
🖥 Estonya, teknoloji konusunda koşar adımlarla ilerleyen ve adapte eden bir ülke. Örneğin, dünyada ilk kez online oy sistemini 2005 yalında kendine adapte eden yer Estonya.
Ülkede Skype kullanımı da çok yüksek. Zira Skype’ı yaratan ekibin yarı nüfusu Estonyalı yazılımcılar. ( Diğerleri ise İsveç ve Danimarkalı) Bu nedenledir ki ülke, Avrupa’nın Silikon Vadisi olarak adlandırılıyor. 
 
🌳 Ülkenin yarıdan fazlası ormanlarla kaplı ve Avrupa’nın en yeşil coğrafyalarının başında geliyor. Ormanlarında kurt var. Yani “Dikkat Kurt Çıkabilir!”
Gördüğünüz gibi boyunu aşan işler yapmış bir ülke burası. Sizce de gezilmeyi haketmiyor mu? İnsan tüm bunları görünce ülkenin nüfusundan fazla turist çekmesinden daha doğal bir şey olamayacağını kolayca anlıyor. 
Hatıra magnetimizi de alarak bu güzel şehre ve ülkeye veda ediyoruz. 
Haftaya Rusya’da görüşmek üzere👋 

No comments:

Post a Comment