Thursday 5 March 2020

TAYLAND 🇹🇭 2009

TAYLAND-KAMBOÇYA-VİETNAM-LAOS
Seyahat tarihi: Ocak-Şubat 2009
Bu gizemli ve çok çekici rotayı Aralık 2004 tarihinden bugüne hayal ediyordum. Bir müddettir görüşemediğim bir arkadaşım “Nerelerdeydin? Epeydir sesin soluğun çıkmıyor.” soruma “Kamboçya, Laos ve Burma” şeklinde cevap verip beni şok etmiş ve imrendirmişti. 
2006-2007 yılbaşı döneminde Meksika-Guetamala-Honduras-Belize-Küba ve İspanya’dan oluşan dev programı 4.5 yaşındaki oğlumuzla 3 haftada tamamlayınca artık bizi 1 haftalık yakın programların kesmeyeceği aşikardı. O zaman gözümü bu rotaya dikmiş Tayland’dan başlayıp, Kamboçya, Vietnam, Laos şeklinde devam edip yine Tayland’da biten ya da tam tersi rotayla dönen seyahat programını neredeyse gün bazında detaylandırmıştım. Hatta bu kadar ısınınca arkadaşımdan elindeki broşürleri istemiş ve onları da dip bucak taramıştım. Gel zaman git zaman hem süre hem de özellikle uçak bilet fiyatının bir türlü “makul” rakam olamaması nedeniyle gönlüme bu kadar yakınken fikrime uzak durmuştu. 
(Aşağıdaki fotoğraf, buzdolabımızın yıllardır sakini olan Tayland magnetimiz. ) 
Sonra bir gün Arkan kendisine HSBC’den bir mesaj geldiğini ve sene sonuna kadar kullanılmayan Advantage puanların o tarihten sonra 4 yerine 3 ile çarpılacağını söyledi. “Yazık olmasın, harcayalım şunları, bir araştır” dedi. “Körün aradığı bir göz” durumu yaşayıp zaten antremanlı olduğum hatlarda İstanbul-Bangkok gidiş dönüş biletini sömestir dönemini düşünerek rezerve ettirdim. Adam başı 600 Euro ve artı hizmet bedeli. Genelde bu tür konularda benim fırsatları görüp atik davranmama karşın aksine olayları derinleştirip kötümser tarafından bakmaya meyilli olan eşim “Alalım” demez mi! Hatta evden çıkmamız gereken bir noktada bunları konuşuyorduk, kapıdan geri döndük ve bankayı arayıp biletleri aldık. Puanlarımız yetmiyordu ama bu şekilde alacağımız avansı da mevcut sisteme göre ödeyecektik. Yani 400 TL borç alırsak 100 TL puan biriktirmemiz yeterli olacaktı. ( Avansı süresinde kapattık. Yani üçümüzün biletini tamamen puanla almış olduk. Her gezginin hayali.
Yakın arkadaşımız Metin fikir ilk ortaya çıktığında “Ben de katılırım” demişti. Hemen onu aradık. O da anında biletini aldı. Aralık ayının son günleri. Bundan güzel yılbaşı hediyesi olabilir mi! Yeni bir yıl geliyor; ailem ve çok sevdiğimiz arkadaşımız ile 4 yıldır düşlediğim rotayı keşfedeceğim. Dolayısıyla yıllar öncesinden hazırladığım programları çıkardım. Daha da detaylandırdık. 
Zorunluluk haricinde uçağı kullanmayacağımız, sınırların genelde karadan geçileceği, bol bol otobüs ve tren kullanacağımız dantel gibi bir program çıkardık ortaya. Hem ben hem de Metin bir taraftan araştırmalarımızı yapıp bir Pazar günü bizim evde buluştuk. Duvardaki pano üzerinde günleri, karşılarına da o gün için hedeflediğimiz şehirleri yerleştirip programı oturttuk. Ardından araç uçuşların biletlerini aldık. 
Seyahat zamanımız, rota kapsamındaki ülkelerin yılbaşısına denk geldiği için uçakları evvelinde almamak, o tarihte yer bulamama riski nedeniyle programımızı zaman açısından zora sokabilir ve bazı rotaları elemek zorunda bırakabilirdi. Bu nedenle uçak biletlerini hemen aldık. Daha farklı bir zamanda bizim aldığımız fiyatların daha azına bilet almak mümkün olabilir. Yine de bu dönemde gittiğimize çok memnunum. Çin yılbaşısını bilerek seyahati planlamamıştık. Tesadüfen sömestir o döneme denk geldi. Bu da bizim şansımız. Bir ülkeyi gezmek için yılbaşından daha güzel hangi dönem olabilir ki! 
2 haftalık sömestir tatilinin tamamına yayılan seyahatin akışı şu şekildeydi:
Yola, karnelerin alındığı Cuma gününün gecesi çıktık. Dönüşümüz ise 2 hafta sonraki Pazar günü oldu.
  1. Gün, 23 Ocak Cuma : İstanbul -Tayland Bangkok(uçak)
  2. Bangkok -Aran (Taksi)
  3. Tayland Aran - Kamboçya Siem Reap (Taksi)
  4. Siem Reap (Angkor Wat) 
  5. Siem Reap - Phnom Penh ( otobüs)
  6. Phnom Penh - Saigon-Vietnam(otobüs)
  7. Saigon-Mekong Deltası-Saigon
  8. Saigon-Hanoi (uçak)
  9. Halong Bay
  10. Halong Bay-Hanoi
  11. Hanoi
  12. Hanoi- Luang Prabang - Laos (uçak
  13. Luang Prabang
  14. Luang Prabang-Viantiane (uçak), Viantiane- Tayland sınırı-Bangkok(tren)
  15. Bangkok
  16. Bangkok
  17. Gün, 8 Şubat 2009 Pazar: Bangkok-İstanbul Türkiye (uçak) 
Şimdi uçuşa geçmeden önce biraz ülkeyi tanıyalım: 
NEREDE:
Kaynak:NG Dünya Atlası 
Asya kıtasında yer alan ve Hint Okyanusu tarafından iki koldan birden, doğusunda Tayland Körfezi, batısında ise Andaman Denizi’yle sımsıkı kucaklanan bir ülke Tayland. İnsanı da havası gibi sıcak olan ülkenin komşuları kuzey ve batıda Myanmar yani Burma, kuzey doğuda Laos, doğuda Vietnam, güney doğuda Kamboçya ve güneyde Malezya.
Türkiye ile kıyaslandığında yüzölçümü olarak %65, nüfus olarak ise %86’sı büyüklüğünde bir ülke.
BAŞKENT: Bangkok
YÖNETİM BİÇİMİ: Meşruti Krallık
KISA TARİHÇE
1939’a kadar Siyam olarak bilinen ülkenin ilk tomurcukları 13. yüzyıldaki Budist Suhhotrai Krallığı ile başlar. Siyam öncesi ise 9-13. yüzyıl arası Kamboçya’da hüküm süren Kmer İmparatorluğu’nun kontrolü altındaydı. Siyam denince aklıma çocukluğumun efsane dizilerinden Kral ve Ben gelir. O dizide Siyam Kralını canlandıran Yul Brynner’ı benim yaşıtlarım hemen hatırlayacaktır. Bu dizi kurmaca olmayıp Mongkut olarak bilinen Kral IV. Rama’nın hayatını konu alır. Mongkut’un o dönemde uyguladığı politikalar sayesinde Hindiçin olarak bilinen coğrafyada kolonileştirilemeyen tek ülke Tayland olmuştur ve günümüzde de Tayland’lılar için bir gurur kaynağıdır. Mongkut’un oğlu V. Rama Çulalongkorn, Tay halkı için adeta Atatürk’ün bizdeki yeri ölçüsünde kıymetli ve yüce bir liderdir. Babasının izinden giden Çulalongkorn döneminde, ülke pozisyonunu korumakla birlikte toprak kaybı yaşanmış, Laos ve Kamboçya Fransızlara bırakılarak ülkenin bugünkü sınırlarına çekilinmiştir.
Ülke 1932 yılında mutlak monarşiden parlementer monarşiye geçip adını da 1939 yılında Tayland olarak değiştirmiştir.
Fotoğraf: NG Dünya Atlası 
DİN
Tayland’da resmî bir din yok. Diğer taraftan halkın çoğunluğu Budist. 
DİL
Tayland’ın dili adı üzerinde Tayca. Yazımı ise epey kargacık burgacık türden. 
VİZE
Vize almaya gerek olmayan, uygun bileti bulduğunuzda uçup gidebileceğiniz bir ülke
SAAT FARKI
Türkiye’den 4 saat ileri (Kış saati uygulaması olduğu dönemlerde 5 saatti) 
PARA
Tayland para birimi Baht, kısaca THB olarak gösteriliyor.
1 Baht 0,2 kuruş. Diğer bir deyişle 1 TL=5 BHT 
Bu da demek oluyor ki, pahalıya patlayacak bir ülkede değiliz. Tayland’da Baht’ımız açık.😊 
NERELER GEZİLİR?
Tayland aynen Türkiye gibi dört bir köşesi ayrı güzellikte bir ülke. Biz gezimizde sadece başkent Bangkok ve Kamboçya sınırındaki Aran şehrine gittik. 
Tayland’da deniz tatili yapmak isteyenler için efsane güzellikte bir çok ada var. Phuket ve Patara kulağa en tanıdık gelen isimler. James Bond adası olarak ünlenen Phi Phi Lee fotoğraflarından birini mutlaka görmüşsünüzdür. Tay dilinde Ko ada anlamına geliyor. Dolayısıyla haritaya baktığınızda neden adaların ismi hep Ko ile başlıyor diye artık merak etmezsiniz.😊
Tayland’ın kuzeyindeki Chang Mai bölgesi de ünlü seyahat rotalarından birisi. Bu bölgenin en ikonik fotoğrafı ise zürafa boyunlu kadınlar. 
Tayland ne yazık ki uzun yıllar Asya’nın seks turizminin merkezi oldu. Bir çok markanın, hem ekonomik hem de vizesiz olmasının yanısıra özellikle bu sebeple bayi toplantıları için seçtiği en popüler adreslerden birisiydi.
NE YENİR? NE İÇİLİR?
En başta sokak yemekleri fevkalade lezzetli ve sudan ucuz olan bir ülkedesiniz. Tüm Asya bölgesi ülkeleri gibi burada da tavuk fena halde seviliyor. Bu nedenle Burger King ve Mc Donalds yerine bolca KFC gördüğünüzde şaşırmayın. 
Burası bir noodle yani erişte cenneti ve içinde envai çeşitte malzeme var. Canınız neyi çekerse. 
İnsanların evleri çok küçük olduğu için mutfağa yer yok. Evinin önünde yemek pişirenleri gördüğünüzde şaşırmayın. Aynı sebeple bir çok kişi dışarıdan yemek satın alıyor. Kapalı restoranlardan çok sokak tezgahları var bu ülkede. Çorbanın plastik torbaya konulup satıldığını gördüğümde çok şaşırmıştım. Bir de tüm bölge ülkeleri gibi böcekgiller çok seviliyor. Her türlü hoplayan, zıplayan, sürünen, bizde olsa terlikle, süpürgeyle çığlıklar arasında hakkından gelinmeye çalışılan haşarat burada ay çekirdeği pozisyonunda. Müthiş protein deposuymuş. Merakınıza yenik düşerseniz denemesi bedava olmasa da çok ucuz. Bizdeki pazarcı mantığıyla tazeliğini denemek için bir çekirge ağzınıza atıp devamını isteyip istemediğinize karar verebilirsiniz.😊
Artık Tayland hakkında bir ön fikrimiz var. Yola çıkabiliriz. Bundan sonrasında günlük notlarıma emanetsiniz.
SEYAHAT GÜNLÜĞÜ 
23 Ocak 2009 Cuma (İstanbul-Bangkok uçak
Uçağımız 23:40’ta direkt Bangkok uçuşu. Metin Pendik’ten biz Küçükyalı’dan Bostancı Deniz Otobüsü İskelesi önünde buluştuk. Çok yakında olmamıza rağmen Cuma trafiği nedeniyle neredeyse yürümüş olsaydık geleceğimiz süreden fazla bir zamanda taksi ile ucu ucuna yetiştik. Bakırköy’de Havaş’ın servisine binip havaalanına geldik. Check-in sonrası Arkan ile Metin tek tek lounge’ları dolaşmaya karar verdiler. Oğlum ile ben her zaman ki klasiğimiz olan HSBC Advantage Lounge’dan vazgeçmedik. 
Uçağımız 1 saat rötarlı kalktı.
Bangkok Havaaalanı
24 Ocak 2009 Cumartesi (Bangkok -Aran, taksi
Tayland ile ülkemiz arasında 5 saatlik bir fark var. (O vakitler ülkemizde kış saati uygulaması olduğu için 5 saatmiş. Şu anda ise 4 saat) 
Uçuş süresi yaklaşık 9 saat fakat rötar nedeniyle Bangkok’a planlanan saat olan 13:30 yerine 14:30’da vardık. Geceyi geçireceğimiz Tayland-Kamboçya sınırındaki Aran şehrine giden tren 14:30’da havaalanından kalkıyordu ve haliyle kaçırdık. Zaten bu kadar uzun bir uçuşta tilkinin kuyruğu gibi uç uca eklenmiş programlarda olası bir aksilik riski her zaman mevcut. 
Bagajımızı almak kısa sürse de B planı hazırlamak için sağa sola sorarak havaalanından çıkmamız 15:30’u buldu. Önce havaalanı servis aracı ile otobüs istasyonu, ardından bizi skytrain’e taşıyacak otobüs ve sonrasında skytrain ile Morchid Otogarı ve nihayetinde oradan da binilecek Aran otobüsü... şeklinde tavşanın suyunun suyu türü bir yol önerildi bize. Benim ve Poyraz’ın sırt çantaları ufak, benimki 7 kilo ama Arkan ve Metin 20 kiloluk sırt çantaları ile 4 vesaitlik bu indi bindide pek rahat edecek görünmüyorlar. Fakat daha çok düşündüğümüz konu bu indi bindilerle ne kadar vakit kaybedeceğimiz ve Aran’a kaçta varabileceğimiz... 
Her biri maliyet olarak son derece ucuz olsa da B planından vazgeçtik😊 ve C planını aramaya giriştik. En kestirmesi de taksi ile doğrudan Morchid Otogarına gidip shuttle, otobüs ve skytrain üçlüsünü elimine ederek tek vasıtaya indirmek. Sorduk soruşturduk ve Morchid’e havaalanından 31$’a gidebileceğimizi öğrendik. Fakat bu havaalanının içindeki taksi firmalarına sorup öğrendiğimiz fiyattı. Kapının dışına çıkınca  bu rakam 20$’a düştü. Bu fiyata anlaşıp bindiğimiz taksinin şoförü sohbet esnasında Morchid’e Aran otobüsüne binmek için gittiğimizi öğrenince toplamda 80$’a doğrudan Aran’a götürmeyi teklif etti. Son Aran otobüsü 18:00’deydi. Bu gidişle iyi ihtimalle 17:00’dekine yetişir ve takribi 22:00 gibi otelde olurduk. İnternetten öğrendiğim fiyatlarda bir değişiklik yoksa Morchid’e taksi oradan da otobüsle Aran’a gitmek toplamda 50$’a mal olacak. Bunun yerine 30 $ daha fazla verip 2,5 saatte yani 18:00 civarı Aran’a varmak bize daha cazip geldi. 10 saatlik uçuşun ardından geceleyeceğimiz yere 4 saat öncesinden ve konforlu bir şekilde ulaşmayı tercih ettik. 
Bu ülkelerde seyahatin bütçesi tamamen tercihlere bağlı. Özellikle zaman ve konfor konusunda genişseniz 1/10 fiyatına bile bütçede değişiklik yaratabilirsiniz. Bu arada Tayland’ın para birimi Baht ve 1$=34 Baht civarı.(2009’dan bu yana pek değişmemiş. Şu anda 1$=31,31 THB) Döviz kuru nerede bozdurduğunuza bağlı olarak 1-2 puan düşebiliyor. 
Malum yaz mevsimindeyiz. Hava sıcak, daha da ötesi nemli. Bu nedenle taksi tercihimiz daha da anlam kazanıyor. Otobüsler klimasızmış. Yol boyunca geçtiğimiz yerleşimlerdeki meydanları ve birçok yeri kral ve kraliçenin altın varaklı çerçeveler içindeki ihtişamlı fotoğrafları süslüyor. Etraf çok yeşillik. Yolda özellikle kavşaklarda çiçekten yapılmış kolyeler satanlar var. Bunlar Yeni Yıl için hazırlanmış. Satıcıların çoğu Vahşi Batı filmlerindeki soyguncular gibi bir eşarpla yüzlerini kapatmış. Egzosttan korunmak için olduğunu düşündük. 
Nihayetinde gündüz gözü ile Aran’daki otelimize ulaştık. 2 oda tutmuştuk. Ben oğlumla, eşim de arkadaşımız Metin ile odalara yerleştik. Otelimiz hoş. Tayland’da olduğumuzu bariz hissettiren bir dekoru var. Check-in işlemleri esnasında gelen “Hoşgeldiniz”  ikramı çok iyi geldi. Lobide fildişleri var. Çok hoş bir dekor ve atmosfer. Odamız ikinci katta ve bahçeye bakan bir balkonunu var. Tren ise dibimizden geçiyor. Otelimizin adı Aran Mermaid. 
Duşumuzu alıp etrafı gezmeye çıktık. Hava yavaş yavaş kararıyor. Yanıbaşımızda bir gece pazarı var. Fiyatlar inanılmaz. Bizim paramızla neredeyse 50 Kuruşa (10 Baht) sebzeli noodle aldık ve çok lezizdi. Yani 4 kişi toplamda 2 TL’ye ana yemeğimizi yemiş olduk. Sonra neredeyse 20 Baht ( 1 TL civarı) süper kokulu ve inanılmaz lezzetli ayıklanmış çilek aldık. Poyraz’a 10 Baht’a 7/11’dan cips aldık. İçecek de aynı rakama. 20 Baht’ı da özel yapım şekerler için harcadık. Poyraz ilk etapta yemeklerin kokusunu itici bulmuştu. Şekerleri görünce ise aynen şunu söyledi:”Yemin ederim bunlar şeker konusunda ustalar. Yemekleri iyi değil ama şekerleri muhteşem “. Gerçekten de şekerlerin rengi, şekli ve sunumu çok şekerdi. 😊🍭 
Ayaküstü sokak pazarı hoşumuza gitti. Sadece yemek değil tekstil ve hediyelik de var. Poyraz’ı
başıyla birlikte pişirilmiş horoz ve tavuklar ile domuz çok şaşırttı. Hadi domuzu anladım da tavuk ve horozların başlarıyla pişmiş halini alışık olmadığımız için biz büyükler bile garipsedik. Ahtapot, kuru balık ve envai çeşit diğer su ürünü, sebze, meyve... İnsanlar daha çok balık çorbası pişirtiyor ve naylon poşete doldurtup eve götürüyor. Hazır salatalar ve meyve salataları da revaçta. Evler çok ufak, mutfağa yer yok. İnsanlar ya evinin önünde yemek yapıyor ya da pazarlardan alıp gidip evde yiyor. 
Tabii birden çok dikkat çeken şey çekirge sürüsünü andıran motosiklet kalabalığı. Bali Adası’ndan bu yana bu kadar motosiklet görmemiştim. 7’den 70’e her yaştan, kesimden ve sığabildiği kadar sayıda kişi motosiklete biniyor ve aklımıza hayalimize getiremeyeceğimiz ebatlarda eşya ve canlıyı motosiklette taşıyor. Burada sadece motosikletlileri izleyip inanılmaz fotoğraflar çekmek mümkün. 
25 Ocak 2009 Pazar (Tayland Aran -Kamboçya Siem Reap, taksi)
Sabah bahçede otel çalışanları Yeni Yıl kutlaması yaptılar. Poyraz dün gece saat farkı nedeniyle geç saatlerde uykuya dalabildi; bu nedenle sabah da erken uyanmadı. Önce Arkan ve Metin kahvaltıya indi; Poyraz uyurken ben de balkondan etrafı seyrettim. Onlar gelince de ben kahvaltıya indim. Yemekte Boston’lu ama Bangkok’ta yaşayan Sean isimli bir Amerikalı ile tanıştım. Uma isminde 22 aylık biz kızı var. Tanıştıktan sonra “Tülay Türkiye’de yaygın bir isim mi?” diye sordu. Çok şaşırarak “Hayır” dedim. O da ardından Bangkok’ta Tülay adında Türk bir yoga hocası olduğunu söyledi. Benim yaşlarımdaymış. Bizim adımızdan ve bizim yaşlarımızda olsa olsa 3-4 tane Tülay olacağını ve kendisinin şimdiden bu Tülay’ların yarısını tanıdığını söyleyerek takıldım. 😊 Dünya gerçekten küçük. İstanbul’a tatile geleceğini söyledi.

Kahvaltının ardından eşyalarımızı topladık ve birkaç dolara kiraladığımız tuktuk ile sınıra gittik. Gerçi tuktukçu amca sınır diye bizi başka bir yere götürdü (müş meğerse) ve oradaki görevli de resmi görevli olduğunu söyleyip ( belgesini de gösterip ) bizden 100$’a yakın para aldı. Elindeki broşürde Kamboçya vizesi için 1200 Baht yazıyordu. Biz ise daha önce internetten araştırdığımız her yerde 20 $ olduğunu okumuştuk. Fakat neredeyse adam başı (Poyraz hariç) 35 $ verdik. Vietnam vize işlemleri esnasında Poyraz için ayrı ücret almıştı. Üstelik benim pasaportuma kayıtlı ve daha 7 yaşını bitirmemiş olmasına rağmen. Bu nedenle burada Kamboçya için 4 kişi 80 $’ı zaten gözden çıkarmıştık. Şimdi ise 3 yetişkin için 105 $ ödemiş olduk. İyi tarafından bakacak olursak gayet rahat bir ortamda oturarak formlarımızı doldurduk. Poyraz’a ve bize elma ve su ikram ettiler. Poyraz resim çekti, etrafta böcek, kelebek araştırması yaptı ve oradan birileri Poyraz’a yardımcı oldular, eşlik ettiler. Yani ortada bir organize işler durumu varsa da aradaki farkı “customer service” ve buradaki “hoş tecrübe” için verdiğimizi düşünmeyi tercih ediyorum.😊 Ardından ... Esas sınıra getirdi bizi tuktukçu amca. Yürüyerek önce ara bölge sonra Kamboçya’ya geçtik. (Sonuç olarak bu da bize bir tecrübe oldu. Bundan sonra benzeri bir durumu hiç yaşamadık. ) 
Olağanüstü güzellikte KAMBOÇYA-VİETNAM-LAOS gezimizin ardından finalde tekrar TAYLAND’a döndük. 
Kamboçya gezisi 13 Mart, Vietnam 20 Mart ve Laos 27 Mart tarihinde tüm detaylarıyla www.tulayozbay.blogspot.com adresinde. 
Bu arada yaşanan bir aksilik nedeniyle ( detayları Vietnam notlarında yer alacak) eşim gezimizin Laos etabına katılamadı. Onun yerine bizden evvel Bangkok’a gitti. 
5 Şubat 2009 Perşembe ( Laos -Tayland sınırından trenle Bangkok )
Laos’taki son günümüzde ulaşım açısından epey hareketli bir ajanda bizi bekliyor. Önce Luang Prabang havaalanına gittik. Öğlen uçağı ile başkent Viantiane’ye uçuyoruz. Havaalanından taksiyle bizi sınıra götürecek araçlara binmek için şehir merkezine gittik. Burada bizim gibi trene binecek olanlar sınıra taşındı. Açıkcası bu kısımda epey oyalandık. Sınır kapısından sonra tekrar başka otobüsle bu sefer dostluk köprüsünden geçerek karadan Tayland’a geçtik. Burada 18:00’de kalkacak yataklı trenimize bindik. İlk defa yataklı bir trende yolculuk yapıyoruz. Poyraz bayıldı. Hele 10 saniyede yatakları yapan, olağanüstü güleryüzlü ve becerikli görevliler harika. Kompartıman açık, biraz eşyalar konusunda huzursuz olsam da yine de bir noktadan sonra oğlumla kıvrılıp uyuduk. Yaklaşık 13 saat sonra 07:00 sularında Bangkok’taydık. 
6 Şubat 2009 Cuma ( Bangkok )
Nihayet babamıza kavuştuk. Arkan bizden önce Bangkok’a gelmenin getirdiği tecrübeyle bize sağı solu anlatmaya, bugün için tavsiye ettiği planı anlatmaya başladı. Otelimiz Buddy Lodge, Khaosan Road üzerindeki tek otel. Burası tam çiçek çocuklar dönemini anımsatan bir atmosferde. Sanki az sonra Woodstock konseri başlayacak. Öyle bir kalabalık. 78 çeşit milletten paralı, parasız turistler her tarafta. Olağanüstü güzel tişörtler satılıyor yok pahasına. Desenler, verilen mesajlar o kadar güzel ve yaratıcı ki. 
Gezi öncesi internet araştırmalarımda bu kadar kısa süre için kalınacak en “atmosfer” yerin Khaosan Road olduğuna karar vermiştim, yanılmamışım. Burası şehrin en çok gezilen tarihi yerlerine de yürüme uzaklığında.


Saray bir kere çok büyük. İstesek ve vakit olsa koca bir gün sadece sarayı gezmeye yetmez. 
Reclining Buda yanı yan gelip yatmış dev Buda olağanüstü. 
Pil sorunuma hafıza sorunu da eklendi. Artık daha güzel bir poz için daha önce başka bir pozu silerek çektiğim fotoğrafları bile siliyorum. Yani fotoğraflarım tam anlamıyla “best of the best” oldu. 


Saray gezisi esnasında bir grup okul çocuğu Poyraz'ı görünce fotoğraf çektirmek istediler. Oğlum, hafif çekik gözleriyle onları andırsa da bir tür Tayland'ın Kıvanç'ı görünümünde.😃
Öğle yemeğimizi Arkan’ın öve öve bitiremediği pazar yerinde yedik. Yemekler yanı başımızda pişiyor. O kadar ucuz ve leziz ki! Özellikle Tayland yemekleri gerçekten çok güzel. 


Bir ara geze geze, ufak tefek alışverişler yaparak otelimize geldik. Havuz keyfi yapıp serinledik ve tekrar yola koyulduk. Yüzen pazara gitmeyi planlamıştık ama geciktik. Bunun yerine kanal teknelerine atlayarak canımız istediği noktalarda inip, dolaştık. O kadar keyif aldık ve o kadar ucuza mal oldu ki! 


Teknelerden indiğimiz noktalarda oturduk birşeyler içtik. Güneşi batırıp bu sefer şehrin gökdelen ve lüks alışveriş merkezlerinin olduğu yere gitmek için skytrain’e bindik. Burası da çok güzel. Aynı gün içinde bu kadar gelenek ve modernliği bir arada görmek çok etkileyici. Üstelik tüm halk ve görevliler olağanüstü güleryüzlü ve yardımcı. Alışveriş merkezinde oğluma Ben10 oyuncağı aldım, bayıldı. Seyahatin son fotoğrafını oğlumun o anki sevincini resmetmek için kullandım ve “Mutlu son”. 
Alışveriş merkezinden çıkıp otelimize en yakın nasıl gideceğimizi araştırırken bir trafik polisine sordum. Meğerse en başta yolun ters tarafında bekliyormuşuz. O anda trafiği durdurup bizi karşıya geçirdi, bize uyan otobüsü bekledi ve aracı durdurdu. Otobüs şöförüne gideceğimiz yeri söyledi. Ardından tekrar görev yerine döndü. Bu ve bunun gibi olağanüstü yardımsever ve konuksever girişimlere gün boyunca sayısız kereler tanık olduk. Arkan da Hanoi’den bineceği Tayland uçağının lounge’ına girdiği andan itibaren aldığı hizmetin tüm yorgunluğunu aldığını söyledi. Açıkcası bir zamanlar Türkler için söylenen “geleneksel konukseverlik” lafını ben aynen alıp “Tayland’lılar”a veriyorum. Ben bu kadarını bizde bile görmedim. 
Özetle, Tayland’a bayıldık ve Tayland’lıları çok sevdik. 
7 Şubat 2009 Cumartesi (Bangkok)
Buddy Lodge’da kalıyoruz ama kahvaltı mekanımız bir İrlanda pub’ı. Ne kadar keyif aldım anlatamam. Nefis kahvaltının ardından doyamadığımız Khaosan Road’ta son bir turlama yaptık. O kadar çok güzel şey o kadar ucuza satılıyor ki. 1-2 $’a süper tişörtler, takılar, değişik objeler almak mümkün. Bir  taraftan da kalan dövizlerimizi harcayalım uğraşındayız. Son aldıklarımızı da yerleştirip yolun bir ucundaki otelimizden diğer ucuna yürüdük. 
Buradan havaalanına shuttle kalkıyor. Buralarda ulaşım o kadar ucuz ki! Bilip bulup hayata geçirince hem halkın arasında bir seyahat geçirmiş hem de çok ekonomik çözümler ortaya koyduğumuz için çok mutlu oluyoruz. Bu sayede bir sonraki seyahatin fonu için tasarruf yapmış oluyoruz. 
Havaalanına geldik. Hala kalan dövizler var. Kahve içtik, çikolata ve cips aldık. Zihnimizde o kadar güzel anılar var ki!
Önümüzde uzun bir yol var ama ben uzun uçuşları çok seviyorum, çünkü bir dolu harika film seyredebiliyorum. Poyraz da bayılıyor. O da film seyretti, bir saatten sonra da uykuya yenik düştü. 9 saat gayet güzel geçti. 
Aşağıdakiler, Tayland hatırası kolyelerim. Soldakinin iki tarafı ayrı formda. Diğer tarafta bir Budist rahip fotoğrafı var. 
8 Şubat 2009 Pazar (Bangkok-İstanbul uçak )
Alana indiğimizde güzel bir geziden dönmek kadar zorlu bir projeyi de tamamlamış olmanın keyfi ve güveni vardı. Her bir şeyini, uçağını, otelini, trenini tek tek kendimizin organize ettiği bir seyahati 7 yaşındaki oğlumla birlikte olabilecek en mükemmel şekilde geçirdik. Rüya gibi bir sömestir tatili oldu. 🙏



No comments:

Post a Comment